Bir hususu göz ardı ediyorsunuz."
"Ne? Neyi?"
"Dünya, ahretin içindedir." Gene başlıyoruz. Avni Vav, bendenizi şaşırtmayı bir kez daha beceriyor. "Yalla ... ayaklarımızdan sadece biri çukurda sanıyordum?"
En yakın dostum Ruhi Mücerret: Türk İstiklal Harbi'nin yaşayan son gazisi. Onun maceralarını anlatan bir roman yazdım. Fakat kitabın kapağına adımı koydurmadım. Acemi bir yazara kitabı zimmetledim. Safderun züppe, önce biraz mızmızlandı... Sonra mutabık kaldık.
Avni, ziyaret sebebini aceleyle beyan etti: "Camide... sanal harem, şehvetin tutarlılığı, ılımlı günahkarlık hakkında söylediklerim... aslında doğruydu fakat size böyle seylerden bahsetmemeliydim. Bir de... ne demiştim?..' içindeki şeytan tarafından güdülen ibişler' mi ? Affınıza sığınıyorum Ruhi Bey. Bugün oruçluydum, aksamüstü iyice lakaytlaştım..."
Kalbim öyle yumuşadı ki, mezar taşıma "kız olsaydım Avni Vav'la yatardım" yazdırabilirdim. "Estağfurullah, nezaketinizle beni eziyorsunuz"dedim.