Ne kadar çok şey biliyoruz oysa. Hatta bilgimizin bir sınırı da yok. Konuşa konuşa tüketemeyiz bildiklerimizi. Siyaseti zaten biliyoruz, sağlıkla ilgili bilgilerimiz nice insanların hayatını kurtarır nitelikte. Din, bütün insanlığın ilgi alanı zaten. Yeni çıkan ürünler, teknolojik gelişmeler, araçların son modelleri, kılık kıyafetteki yeni trendler, modern hayatın bize reklamlar üzerinden dayattığı hayat felsefeleri, uzak doğu mistisizmi, Asya ülkelerinin kültürleri, Avrupa'daki bilimsel gelişmeler, uzayın derinlikleri, insan psikolojisiyle ilgili detaylar...
İlhanlı Devleti Tarihine Genel Bir Bakış
Moğolların kalabalık bir kolunun Hülagu öncülüğünde 1256 yılında Ceyhun Nehri'ni aşıp Horasan'a girmesiyle başlayan ilerleyişi, Azerbaycan merkezli olarak İran, Irak ve Anadolu topraklarının da önemli bir kısmını kapsayan bir devletin kurulmasıyla sonuçlanmıştı. İlhanlılar olarak anılan bu devlet Yakın Doğu'nun siyasi, sosyal ve
Reklam
Genelde Türkiye'de haritaya bakma alışkanlığı yoktur. İlkokul ve ortaokul yıllarının dersleri arasında haritaya bakılır ve ondan sonra bir daha da harita ortaya çıkmaz. Neyse ki, son zamanlarda büyük gazeteler kupon karşılığında atlaslar dağıtmaya başladılar ve bizler de evimizin bir köşesine sakladığımız bu atlaslar aracılığı ile biraz biraz
Türkler ve Ortadoğu
Tam bu sıralarda ya da az sonrasında İslam topraklarının kalbindeki üç büyük milletten üçüncüsü olan Türkler ortaya çıktılar. Orta Asya'da Seyhun (Siriderya) nehrinin ötesindeki ana vatanlarından, Ortadoğu'ya geldiler. Türklerin çoğu pagandı, ancak aralarında bazıları Hıristiyanlık, Maniheizm, Yahudilik ve Budizm’i ikrar etmişti. Fakat zamanla, neredeyse istisnasız tamamı İslam'a geçti ve İslam dünyasında çok uzun bir süre önemli ve baskın bir rol oynamaya başladılar. Türkler ilk başta Ortadoğu'ya asker ve fert olarak geldi ve kısa süre içerisinde İslam ordularına hakim oldular. On birinci yüzyılda, fatih ve sömürgeci olarak geldiler ve İslam can evinde, merkezi İran'da olan yeni bir imparatorluk kurdular. İlk Arap Müslüman fatihler, Toros Dağlarında Bizanslılar tarafından durdurulmuştu. Bu dağlar yedinci yüzyıldan on birinci yüzyıla kadar İslam alemi ile Hiristiyan dünya arasındaki sınırı oluşturmuştu. Türkler, önceki istilacıların başarısız olduğu yerde başarılı oldu ve Avrupa sınırını daha da öteye götürerek Anadolu'yu İslam alemine kattılar. Fetihten sonra Anadolu'ya çok sayıda asker yerleştiler; bu yüzden Batılı ziyaretçiler -bu toprakların sakinleri olamasalar da- baskın etnik ve dilsel unsur Türkler olduğu için bu bölgeyi Türkiye olarak anmaya başladılar. Anadolu'nun fethi ve Türklerin buraya yerleşmesi ile birlikte, Trans-Kafkasya ve eski Türk toprağı olan Orta ve Doğu Asya'da kesintisiz bir Türk kuşağı oluştu. Ortadoğu'nun hemen hemen her yerinde, Türkler, azınlık olsalar da, iktidar unsuru oluşturdular.
Sayfa 25 - Kronik Kitap
Melekler haklı mıydı..?
Fran­sız Dev­ri­mi’ni (1789) fısk u fü­cûr cün­bü­şü, Hu­kuk-i Be­şer Be­yan­na­me­si’ni de in­san­la­rı hay­van de­re­ke­si­ne in­di­ren bir be­yan­na­me ola­rak ni­te­len­di­rir ve be­yan­na­me­nin ile­ri­de, ya­yım­la­yan­lar ta­ra­fın­dan, si­ya­sî bas­kı ara­cı ola­rak kul­la­nı­la­ca­ğı­na işa­ret eder. Ko­nuy­la il­gi­li na­za­rî
ATATÜRK TÜRKLERİN MU KÖKENLİ OLDUĞUNA İNANIYOR MUYDU? "Uygur İmparatorluğu Mu'nun en başta gelen koloni imparatorluğuydu ve doğu yansı Tevrat'ta sözü geçen 'tufan' sırasında mahvolmuştu. Çin efsaneleri, Uygurların 17.000 yıl önce medeniyetlerinin zirvesinde olduklarını anlatır. Bu tarih jeolojik fenomenlerle de
Sayfa 351Kitabı okudu
Reklam
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
Türkler ilk başta Ortadoğu'ya asker ve fert olarak geldi ve kısa süre içerisinde İslam ordularına hakim oldular. On birinci yüzyıl- da, fatih ve sömürgeci olarak geldiler ve İslam can evinde, merkezi İran'da olan yeni bir imparatorluk kurdular. İlk Arap Müslüman fatihler, Toros Dağlarında Bizanslılar tarafından durdurulmuştu. Bu dağlar yedinci yüzyıldan on birinci yüzyıla kadar İslam alemi ile Hıristiyan dünya arasındaki sınırı oluşturmuştu. Türkler, önceki istilacıların başarısız olduğu yerde başarılı oldu ve Avrupa sınırını daha da öteye götürerek Anadolu'yu İslam alemine kattılar. Fetihten sonra Anadolu'ya çok sayıda asker yerleştiler; bu yüzden Batılı ziyaretçiler -bu toprakların sakinleri olamasalar da- baskın emik ve dilsel unsur Türkler olduğu için bu bölgeyi Türkiye olarak anmaya başladılar. Anadolu' nun fethi ve Türklerin buraya yerleşmesi ile birlikte, Trans-Kafkasya ve eski Türk toprağı olan Orta ve Doğu Asya'da kesintisiz bir Türk kuşağı oluştu. Ortadoğu'nun hemen hemen her yerinde, Türkler, azınlık olsalar da, iktidar unsuru oluşturdular.
Mitoloji
_Evridiki_ _Evridiki, Orfe’nin kavuşmak istediği sevgilisidir. Bir gün Evridiki'nin bacaklarına bir yılan dolanır. Sevgilisi bu yüzden ölüp yeraltına gidince, sevgilisini kaybeden Orfe de ona kavuşmak için büyük çabalar gösterir, ilahlardan yardım görme umuduyla, özlem içinde çalgısını çalıp dururken harikulade, ahenkli müzikler yaratır.
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Reklam
Bir süredir, ait olduğumuz ülkeler grubundan "Batı" diye bahsetmeyi adet edindik. Bu, artık tamamen coğrafi bir ifade değil, aynı zaman­ da kültürel, sosyal ve yakın zamana kadar politik ve askeri bir varlığı anlatan bir terimdir. Batı denen bu varlığın coğrafi sınırları nerede­dir? Sadece bariz ve tanımı açık olan Batı İttifakı'nın sınırları değil sorduğum. Ondan daha geniş bir alanı kapsayan ve bahsettiğimiz bu ittifaka rağmen hayatta kalmaya çalışan bölgenin sınırları. Batı'nın en batı sınırı yeterince nettir: Kuzey Amerika'nın Pasifik kıyısı ve ona bağlı adacıklar. Doğu sınırı daha tartışmalıdır. Batı'ya dair geleneksel Amerikan bakış açısını bir kenara bırakalım. Hem kültürel hem de uygarlık anlamında Batı denen yer, Kuzey Atlantik'in her iki kıyısını da kapsar. Avrupa'nın içlerine giren sınırı ise farklı amaçlar için dö­nem dönem farklı yerlerden geçirilmiştir; Manş Denizi, Ren Nehri, Elbe Nehri, Oder Nehri, Vistül Nehri, İstanbul Boğazı, Avrupa ve Asya arasındaki geleneksel sınır olan Ural Dağları.
Sayfa 37 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
70 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.