Bir Zamanlar Böyle İdik
Faziletliydik: Kimsenin malına, mülküne göz dikmezdik. Kimsenin namusuna yan bakmazdık. Hırsızlık nedir bilmez, dilenciliği meslek edinmez, kimseyi de küçümsemezdik. Dürüsttük: Bir zamanlar Londra Ticaret Odası'nın en görünür yerinde şu mealde bir tavsiye levhası asılıydı: "Türklerle alışveriş et, yanılmazsın." İtibarlıydık: Bir
Ne Çekiniyorsun? "Ben Osmanlıyım" Demekten!
Çekinme! Senin ataların; ataların en şereflisi, en adaletlisi ve en medeniyetlisidir... "Osmanlı gibisi yok" derken taraflı gibi gözükebilirsin olsun hiç sorun değil... Ne mutlu! Tarafsızın taraflı gibi gözükmesi... Çünkü her millete nasip olmaz bu. Allah bu şerefi Türk’e nasip etmiştir... Her millet övünemez böyle geçmişiyle çünkü
Reklam
Rusya'nın Başında Putin Olmasaydı Neler Olabilirdi? Son yirmi yılda o kadar ön görü yoksunu bir zihniyet ülke yönetti ki bugün kim ne tarafa çekiştiriyor ise o tarafa dönerken hareket alanı kalmaz hale geldiler. Batı sömürge çetesi Amerika, Avrupa ve İngiltere ile birlikte Ukrayna yerine bizim askeri gücümüzü zayıflatmak amacıyla Rusya ile
Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson'un evinde yapılan toplantıda: "... Llyod George, Başkan Wilson'a Türklerin İstanbul'da kalıp kalmayacaklarını sordu. Wilson, 'Eğer benim kararım isteniyorsa Türkler Avrupa'da çok uzun zaman kaldılar ve oradan tamamen temizlenmelidirler,' dedi…"
Sayfa 167 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Büyük zaferden sonra dünya Türk ordusunun nerede duracağını merak etmektedir. Bu bağlamda ABD'li gazeteci Richard Eaton'a 13 Eylül 1922 tarihinde demeç veren Mustafa Kemal aynı soruya muhatap olmuştur. (Atatürk'ün Bütün Eserleri, 1922, cilt: 13, s. 279) O söyleşideki soru ve yanıtlar şöyledir: Eaton: İstanbul'u almak ve Üsküdar
Sayfa 53 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
İngiliz dayatması 1920'lerde başlar ve sürer. Dayatmalar, daha sonraki yıllarda teker teker gerçekleştirilir. İsteme uygun devrimler yapılır. Taahhütlerin yerine getirileceğine olan güvence sonrasında; Çanakkale ve İstanbul'dan İngilizler, Güney bölgesinden Fransızlar ve İtalyanlar savaşmadan çekilirler. İngilizler Tüm Müslüman sömürge ülkelerinde, Türklerin islamı terk ettiği, dinsizleştiği propagandası yayar. İngiliz Murahhas heyeti başkanı lord Curzon ise lozan'ın iç yüzünü ortaya koyar. Ve "Türkiye, İslam alakasını ve İslam'ı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa, bizimle hulus Birliği etmiş olur ve Hristiyan dünyasının hürmet ve minnetini kazanır; biz de kendisine istediğini veririz "der. Curzon, Lozan antlaşması sonrası avam kamarasında Türklerin istiklalini ne için tanıdınız? Diye sorulan sorulara şu cevabı verir; "işte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira, biz onları maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz. Yani lozan'da verilen karar, Türk milletini İslamiyet ve din cihetinden öldürmek kararıdır."der. Ve gerçekten de Türk milleti tarihi kimliğini, fonksiyonunu kaybetme sürecine sokulur. Avrupa'ya almak istedikleri Türklerin, tümüyle İslam'dan kopmaları beklenirken, tersine gelişme olur.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.