“Bazı insanlar neden daha başarılı olur?” diye soruyor yazar ve kitabın sonunda şöyle yanıtlıyor: “Süperstar avukatlar, matematiğin harika çocukları ve yazılım girişimcileri ilk nakışla sıradan deneyimlerim dışında görünüyor. Oysa öyle değil. Onlar tarihin ve toplumun, fırsatın ve mirasın eseri. Başarıları sıradışı ya da gizemli değil. Kimi hak edilmiş, kimi hak edilmemiş, kimi kazanılmış, kimi sadece şansla gelmiş -ancak hepsi de o kişiyi o kişi yapan- avantajlardan ve miraslardan örülü bir ağın ürünü. Çizginin dışındaki sonuçta çizginin hiç de dışında dışında değil.”
Başarılı insanların hayatlarına bakışımızı değiştirecek pencereler açıyor yazar. Başarının tek başına bireysel faktörlere bağlı olmadığını, bireyin doğduğu zaman diliminden, içine doğduğu aile ve toplum yapısına, kültürel mirasına kadar bir dizi farklı etmene bağlı olduğunu ifade ediyor. Başarının yalnızca bireysel faktörlerle açıklanamayacak kadar kompleks bir yapının eseri olduğunu örneklerle açıklıyor. Kitabı okurken sürekli sorguluyorsunuz. Stevie Jobs acaba başka bir ülkede doğsaydı Stevie Jobs olabilir miydi? Hatta bilgisayar odası olmayan bir okulda olsaydı yine de başarılı olabilir miydi? Sorunun cevabı meçhul olsa da böyle onlarca soru sorabilirsiniz. Bazen koşulların iyi olması bazen aksidir insanları başarılı kılan ancak bir hususu da asla gözden kaçırmamak gerekir. Başarılı insanların hepsinin ortak özelliği çok çalışmış olmalarıdır. Tıpkı kitapta ifade edilen Çin atasözünde olduğu gibi: “Yılda 360 gün yataktan güneş doğmadan önce kalkabilen hiç kimse ailesini zengin etmekte başarısız olmaz.”