Binbaşı atı sürdü. Bu kez dört nal, uçuyoruz. En rahatı dört nal. Çünkü dört nalda, benim gibi acemi binici çalkalanmıyor. İhtiyat bölüğünün önüne gelince, Binbaşı birden atını yine durdurdu. Ben yine uçtum ki, bu seferki uçuş, Hazret-i İsa uçuşu... Allah'ını seven beni tutmasın. Ben uça uça, doğruca... Nereye biliyor musunuz? Önümde, at üstünde duran Binbaşı'nın sırtına... Yeryüzünde bir insan için bundan büyük bir terslik olamaz. şimdi, Binbaşı'nın atı üstünde iki kişiydik: Binbaşı ve habercisi... Belalar içinde, yine de insanoğlu bir avuntu bulabilmeli. Binbaşı'nın arkasına düştüm, ya önüne düşseydim... Binbaşı başım çevirip: - O ne? diye bağırdı. Kendimi yere attım. - Efendim... diye başlayıp bi şeyler kekeledim. İyi ki Binbaşı üstelemedi. Kendi atıma sıçradım.
Nesin yayınlarıKitabı okuyor
192 syf.
10/10 puan verdi
Şöyle afili bir giriş lazım bu kitabın incelemesine. Biraz vurdumduymaz, biraz korkusuz, yasakları çiğneyen bir giriş. "Kılığı düzgün bir adamın sokakta simit yemesi yasaktır" diyor Yusuf Atılgan. Bütün yasaklar gibi bunun da bir kaçamak yolu yok mu? Var, var elbet. Ama biz alışılmışın dışına çıkmayız. Düzene kafa tutmayız. Başkaları
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,6bin okunma
Reklam
Dışarıdan baktığımızda "düzlüğün ortasındaki ur" dediğimizin içe­riden bakıldığı zaman aşılmazlık umudunu taşıması, umutların en ağırını taşıması, içeridekilerin gözün­de koruyuculuğu, denetilir bir kapalılıkla bir arada götürmesi, bir avun­tu mu gerçekte?
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
“… onun acıları sana avuntu olsun.”
“… onun acıları sana avuntu olsun.” Bu cümle dikkatimi çekti. Başkalarının acılarından avuntu duyuyoruz ama kendimize dahi bunu itiraf edemiyoruz. Bu bencilce duygudan kurtulmak yüksek ahlak gerektiriyor sanırım. Yıllar önce Sabahattin Ali’nin bir kitabında (Kürk Mantolu Madonna olabilir) buna benzer bir cümle okumuştum. Başkasının başına bir musibet geldiğinde sanki bir o musibetten kurtulmuşuz, o çekti üstüne biz kurtulduk diye rahatlıyoruz diyordu. Hâlbuki Tolstoy ne diyor? “Acı duyabiliyorsun canlısın. Başkalarının acılarını duyabiliyorsan insansın!”. En önemlisi de peygamberimiz ﷺ demiyor mu “Müslümanların derdiyle dertlenmeden sabahlayan onlardan değildir”
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in Acıları
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe
Reklam
İnsana avuntu vermeyen bir şey düşünmek mümkün mü? Daha doğrusu, avuntudan nasibini almamış, avuntu içermeyen bir şey? Bilmenin bizzat kendisinin avuntu olması, bir çıkar yol olabilirdi.
Gene de, her şeye karşın, öyle bitkin, hasta, sıska bir ka­dın gördüm mü sanki böğrüme bir bıçak saplanıyor, yüreğim içimde eriyor. Yaşam nasıl da acıklı.. Bununla birlikte, insan melankoliye kaptırmamalı kendini, başka yerlerde avuntu aramalı, en iyisi çalışmalı, çalışmalı... Kimi kez, bana azıcık huzur veren bir inanç var: “Felaketler benim başımdan da eksik olmayacak!”
Sayfa 121Kitabı okudu
437 syf.
·
Puan vermedi
·
89 günde okudu
Esir şehirler özgür insanlar…
Bir milletin kadınları, erkeklerle aynı safta dövüşe girerlerse o milleti yenmek hiç mümkün mü? En ilkel insan topluluklarında bu böyleyken zamanla nasıl unutulmuş? Hep erkek budalalığı… Hangi memlekette erkekler, kadın yardımını küçük görmüşlerse o memleket mahvolmuştur. Herkese merhabalar Harika bir kalem çok gerçekçi bir anlatım. İşgal ve milli
Esir Şehrin İnsanları
Esir Şehrin İnsanlarıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 201910,2bin okunma
Avuntu vermeyen bir şey düşünmek mümkün mü?
Altıkırkbeş yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Belalar içinde yine de insanoğlu bir avuntu bulabilmeli.
Resim