Seni böyle seversem asarlar beni Bir deniz fenerinin söndüğünü görürsün Evlerine kapanır gemiler Sis basar bütün limanları Seni böyle sevdiğimi bilseler Asarlar beni Yokluğunu anlatırlar önce bir güzel Dudaklarım çatlayınca susuzluğuna Sabah beş buçukta ipe çekerler Seni böyle sevdiğimi bilemezler Bilseler de bilemezler Ay batar Gün doğar Yer oynar yerinden Duyamazlar.. İbrahim Karaca
68 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Altıncı koğuşu bir ay içerisinde 2 kere okudum.Kitap 68 sayfalık.Evet 2 saatte okunur ama ben altını çizmekten üstüne düşünmekten günlerinizi alabilir diye ifade edebilirim. İlk 30sayfada karakterler ve mekan anlatılıyor.Sonrasında diyaloglar halinde devam ediyor.Günümüz Türkiye’sine de benzetebileceğimiz iki tip insan modelinden bahsediyor.Biri acıyı deneyimlememiş başkalarından gözlemleyen Doktor andrey,diğeri acıyı küçüklüğünden bu yana yaşamış,bilgeleşen akıl hastası!Dmitriç. Kendini iyi insan! adlandıran, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyen o kadar Andrey tanıyorum ki! Sonları malesef Altıncı koğuş oluyor. Keyifli okumalar.
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202269,3bin okunma
Reklam
Ahmet Cemil için bu felaket öyle bir beklenilmeyen darbeydi ki bir müddet bütün beyni donmuş gibi şaşkınlık içinde kaldı. Onda şiirle uzun süre uğraşmak hastalıklı bir hassasiyet meydana getirmişti. Öyle bir hassasiyet ki, o illete tutulanları başkaları için anlaşılmaz, mantıklı olduklarına kesin bir hüküm verilemez, hareketlerinde, fikirlerinde,
Kız, Alper'in elindeki dergiye baktı. "Cidden artık oha ya üç yüz bir kişi öldü tek bir kişi istifa etmedi bir de isyan eden vatandaşı tekmeliyorlar... Hâlâ da, 'Tutunamayanlar biziz,' diyor şaka gibi. Şimdi biri bir şey dese onu da üç yüz birden yargılamayı bilirler hemen." "Niye etsin kızım? Toplumsal hafıza mı var,
Sayfa 47 - Giriş, Aşka kılavuzmuş yavru kedilerKitabı okudu
"Sen yüz çevirecek olsan Ay kapkara olur gamdan. Harama bulaşan gözüm, Güzelliğinin hırsızı " Mevlana
128 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Afrika'da süregelen bulaşıcı hastalıklarla başları derttedir Brenda ve ailesinin. Eşini AIDS hastalığından kaybeder. Eşinin vefatını sindiremeden 3 ay sonra oğlu Taveo da tifodan rahatsızlanır. Gelişmişlik seviyesinin hemen hemen neredeyse sıfır olduğu Afrika'da hastane ve sağlık koşulları da yok denecek kadar yetersizdir. İstanbul'dan, alanında uzman bir grup doktor, Afrika'ya yardım için sıvar kolları. Vaziyetin vahametini Afrika'ya gelip görünce çaresizliğin kollarında bulurlar kendilerini. Yine de üstün bir çabayla ellerinden geleni yaparlar. Tek bir kişiye yetmez güçleri.. Taveo.. İçine çökmüş yanakları ve dışına taşmış iri gözleri ile çaresizce yardım bekliyordu annesinin gözyaşları arasında. İsmail hoca ve ekibi ellerinden geleni yaparak görevlerini tamamlar ve İstanbul'a dönerler. Dönerler fakat akılları ve vicdanları Afrika'da Taveo ile birlikte kalmıştır. İstanbul'a döndükten 3 gün sonra Afrika'da ki doktordan gelen maille, Taveonun durumunun daha da kötüye gittiği bilgisini alırlar. İsmail hoca ve ekibi Taveo'nun İstanbul da tedavi edilmesi için büyük uğraş verirler ve sonunda Brenda ve oğlu İstanbul'a gelir. Durumun içler acısı oluşu umutları kırsa da çare Allah'tan dır diyerek var güçleri ile tedavilere başlanır. Ne yaptılarsa sonuç vermez ve Taveo 10 gün daha dayanabildikten sonra bu dünyaya veda eder. Kitap içerik olarak çok güzel olsa da tek sorunu, olay akışının sırasının yanlış ilerlemesi. Karakterlerin ağızlarından aynı olayları dinlemek olay örgüsünü bazen karmaşık hâle getirmis. Fakat yine de kesinlikle okunması gereken bir kitap.
Taveo
TaveoCengiz Madenci · Motto Yayınları · 201819 okunma
Reklam
Her ay karneyle verilmeliydi insanlara kelimeler. Herkes, ağzından çıkan sözlerin, tıpkı içtiği su, işlediği toprak gibi kıt, kaynaklardan olduğunu, konuştukça sınırlı payından tükettiğini bilmeliydi.!!
5 ay önce gelmiş olsaydı aşkımdan ölüyor olurdum muhtemelen
Bir ay'a bir at’a bir de taze demlenmiş çaya ve sana.. En çok sana. Kendi içimdeki sırlarımın en meşhurusun sen. Gizlesem de gözlerimden ayandır sevgim. At'da özgürlüğümü Ay'da ruhumu Sende hepsini buldum ben. Sen bunların hepsisin de, hiçbiri değil bir sen. ✍️ Murat Çağlar
Reklam
Ay çok berbat hallere düşürdünüz kendinizi Kusmaktan boğazım yaralar içinde kaldı
Dimyata pirince giderken...
“Otuz beş senelik evlilikten sonra şeytan dürttü galiba. Bunca yıllık evlilikten bir çocuğumuz bile yoktu ama kusurlu olan karım değil bendim. Karım bunu bildiği halde bir gün bile yüzüme vurmamış, ‘Üzülme hayatım kısmetimizde yokmuş. Sanki çocuğu olmayan tek çift biz miyiz...’ deyip beni teselli etmişti. Dedim ya şeytan dürttü diye. Bir gün
Aklım ve insanlar...
Kahveci üç -beş ay sonra, hiçbir şey olmamış gibi işinin başına döndü. Artık bu dünyada yerinin olamayacağını düşündüğüm adam yine çay yapıyor, dağıtıyor, oturanlara laf atıyor, şakalaşıyordu. Ona taş atan İsmail Abi de hiçbir şey olmamış gibi kahvede okey oynamaya devam ediyor, arada sırada kahvede yine laflıyordu.
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.