Seni seviyorum burada.
Saçlarını tanyar karanlık çarularda yel.
Ay başıboş sularda ışıl ışıl yanıyor.
Art arda geçip gidiyor birbirinin tıpkısı günler.
Kemerini çözüyor dans çalımlarıyla sis.
Çözülüyor akşamdan gümüş bir martı.
Arasıra bir yelkenli. Yukarda, yukarda yıldızlar.
1.
Dalaganın ötesine geçmekle oldu hayat
Kanın aktığını görmekle.
Kimsenin soluğu kesmiyor soluğumu
Otların dilinden anlayan bir kadın tanıyorum
Kuyuların gözlerinden öpen.
Toprağın dilsiz neminden bana ulaşan buğu
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
Seni seviyorum burada.
Saçlarını tanyar karanlık çarularda yel.
Ay başıboş sularda ışıl ışıl yanıyor.
Art arda geçip gidiyor birbirinin tıpkısı günler.
KARABATAK
Dalar gider pencereler önünde şimdi
Ilık yaz akşamlarım hatırlar
Vapurlar geçer bomboş güverteleri
Bomboş uzanan denizin üstünde
Aç bir karabatak dalar çıkar
LEYLEKLER
Bu akşam sonbahar ne kadar serin;
Geceyi hasretle bekliyor zaman.
Üstünde hasretle leylekler uçan
Beyaz perdeleri indiriverin.
Masamda düşünen eski lambayı
Yakmayın, odamız karanlık dursun;
Gecenin ufkundan yükselen ay’ı
Görelim, perdemiz üstüne vursun.
Perdemiz üstünde uçan leylekler
Şimdi ay vurunca, yabana, uzak
Mavi bir iklimden kanat çırparak
Geçen leyleklere benziyecekler.
O zaman unutup aşkı, hevesi,
Neşeyle çarparken yorgun kalbimiz,
Göğsümüzden kopan bu coşkun sesi
Kanat seslerine benzeteceğiz.
(Bir Gemi Yetken Açtı)
keklik serer palazını tenha kayalıklara
uçurur korkusunu
kara diken savurur tohumunu
kurtulur korkusundan
orda bir dağ
orda bir tas
bir pınar
dağ ardında
Senin için yazdığım şiirleri
Dün teker teker okudum
Nasıl sevmiştim bir zamanlar
Örneğin yüzen gemileri
Bunca mavisini denizin
Farketmemişim şimdiye kadar
Beni eski bir eski tanıdık diye hatırla
Seni seviyorum burada.
Saçlarını tarıyor karanlık çamlarda yel.
Ay başıboş sularda ışıl ışıl yanıyor.
Art arda geçip gidiyor birbirinin tıpkısı günler.
Sayfa 73 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Seni seviyorum burada.
Saçlarını tarıyor karanlık çamlarda yel.
Ay başıboş sularda ışıl ışıl yanıyor.
Birbiri ardısıra yürüyor eşit günler.
Kemerini çözüyor dans çalımlarıyla sis. Çözülüyor akşamdan gümüş bir martı.
Arasıra bir yelkenli. Yukarda, yukarda yıldızlar.
Bir geminin ey kara haçı.
Tek başına.
İçimde gün doğuyor bazan ve ruhum bile nemli. Çınlayıp duruyor deniz uzakta.
Bak işte bir kapı.
Seni seviyorum burada.
Seviyorum ya ufuk boşuna saklıyor seni. Sevgilimsin bu soğuk şeyler içinde yine. Denizde hiçbir yere ulaşmaksızın koşan
bu ciddi gemilerde yol alıyor bazan öpüşlerim. Çoktan unutuldum o eski çapalar gibi.
Rıhtımlar nasıl gamlı bir yanaştı mı akşam. Boşuna açlığından yaşamım öyle yorgun.
Benim olmayanı seviyorum. Çok uzaksın sen. Bezginliğim çırpınıyor kararan akşamlarda gitgide. Ama geliyor gece, şarkı söylemeğe başlıyor bana. Ve ay çeviriyor düş çarklarını.
Gözlerinle bakıyor bana en büyük yıldızlar.
Ve rüzgârda çamlar, benim seni sevişim gibi, şakımak istiyor adını tel yapraklarla.
Ay batarken dağın kıyısından
Titreşiyor
Balıkçıların ışıkları
Engin ve karanlık denizde
Uzaktan.
Gemileriyle geceyarısı yolalan
Sanırdık ki yalnız bizleriz
Ama kürek şıpırtılarını
İşitmekteyiz
Bizden ötelerde uzaktan.