ÖYLE BİR HİKÂYE
Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri:
– Atikali, Atikali! diye bağırdı.
Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Jules Verne'in Balonla Beş Hafta eserinde Doktor Ferguson'ın arkadaşları ile o zaman çok nadir bilinen balon ile Nil Nehrinin kaynaklarına doğru yapılan yolculuğunu anlatmaktadır.
1892 yılında 14 Ocak gününde Londra'nın Kraliyet Coğrafya Cemiyetinin toplantısında büyük bir kalabalık vardır. Sir Francis M... meslektaşlarına Dr.
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Yahya aleyhisselâm, İsa aleyhisselamdan altı ay önce doğdu. İsa aleyhisselâmdan altı ay büyüktü.
Yahya Aleyhisselâmın Şemaili
Güzel yüzlü, çatık kaşlı, seyrek saçlı, uzunca burunlu, ince sesli, kısa parmaklı idi.
Koçero - Vatan Şiiri
keklik serer palazını tenha kayalıklara
uçurur korkusunu
kara diken savurur tohumunu
kurtulur korkusundan
orda bir dağ
orda bir tas
Sabahleyin iki asker kalbimi tamamen aldı. Taburun ilk sıralarındaydılar. Esasen iki dizi en boylu, en güzel en sağlamlarından seçiliyor. Bir tane sarışın, uzun, haşin yüzlü bir Rumelili vardı. Şarkıya o başlıyor, ötekiler aldırıyor; ''Yürüyelim ileriye, girelim Rumeli'ye!'' Kim bilir Rumeli'de kalbinin neresini gömdü? Öteki gibi; Anadolu uşağı ve tablo gibi başı sıra neferin arasında. Başı bütün taburdan bir karış uzun ay yıldızlı kahverengi kalpağı var, gözleri bu ay yıldızdan daha büyük ve daha ateşin kestane renginde. Öyle güzel, öyle güzel ki, ancak insan bunu bir romanda, belki bir dramda temsil eder. Azası kavi, kolları kırmızı bayrağın direğine sarılmış ve su içinde yürüyen bir sancaktar: ''Senin için ey sancağımız, ölürüz de vermeyiz..''
DAĞA ÇIKAN KURT
Dağa Çıkan Kurt öyküsü, Milli Mücadele yıllarının panoramasını gözler önüne sermektedir. Hikâyenin başlangıcında yazar, Fransız bir sanatçının şiirinin çıkmasını beklemektedir. Bunun etkisinde kalarak rüyaya dalmaktadır. Rüyasında, işlerin sarpa sardığı bir orman görür. Ormandaki hayvanlar arasında mücadeleler yaşandığını
Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma enne,
Ağlama.
Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
Gözlerim Şafak beklerdim
Uzarken ellerim