Sana diyordum ki çocukken çalmaya başladığımda zamanın değiştiğini fark ettim. Bunu Jim’e anlattım, Jim herkesin aynı şeyi hissettiğini söyledi bana, kişi kendini soyutlayınca... Aynen böyle dedi bana, kişi kendini soyutlayınca. Fakat hayır, ben çalarken kendimi soyutlamıyorum. Yalnızca yer değiştiriyorum. Bir asansördeymişsin gibi, asansörde etraftakilerle konuşuyorsun, garip bir şey duymuyorsun, bu arada birinci kata, onuncu kata, yirmi birinci kata çıkıyorsun ve kent ayaklarının altında kalıyor, oysa sen girince başladığın tümceyi bitiriyorsun, ilk sözcüklerinle son sözcüklerin arasında elli iki kat var. Ben çalmaya başlayınca bir asansöre giriyor olduğumu fark ettim, fakat bu bir zaman asansörüydü, evet sana bunu böyle söyleyebilirim. Sanma ki ipoteği ya da dini unutuyordum. Yalnızca o anlarda ipotek ve din kişinin üstünde taşımadığı bir giysi gibiydi; giysinin dolapta olduğunu biliyorum fakat o anda bana giysinin varlığından söz etme, giysi onu giydiğim zaman var, ipotekle din de çalmayı durdurduğum an yeniden var oluyorlardı, annem saçları darmadağınık odaya giriyor ve bu şeytani müzikle başını şişirdiğimden yakınıyordu.
Şiir olanaksız, olanaksız olduğu kadar da güzel bir ülküye ulaşmak için yapılan son bir atılım, dizelerin arasından geçerek güneşe doğru yükselen ümitsiz bir uçuştu; sonunda güneş şairi yakacak ve ölümüne neden olacaktı. Şairin en sondaki geri çekilmesi ve suskunluğu bile bir düşüşün aşamalarına, acınası bir dönüşe benziyordu, kendi gücünü aşan bir düş için terk etmeyi göze aldığı dünyaya dönüşüydü bu.
Reklam
İnanılır gibi değil, dedi Mariano, bu çocuklar ne kadar ulaşılmaz bir dünyada yaşıyorlar, düşünsene bir zamanlar biz de aynı dünyada yaşamıştık. Belki de dünyaları söylediğin kadar farklı değil, dedi Zulma softayı kaldırırken, senin de garip merakların yok mu, ille de kolonya şişesini sola, tıraş bıçağını da sağa koyarsın, ya benimkileri.. Fakat bunlar garip meraklar değil ki, diye düşündü Mariano, bunlar daha çok ölüm ve yok olmaya karşı bir yanıt; nesneleri ve zamanı sabit kılmak, delik ve lekelerle dolu dağınıklığa karşı bazı kalıplar ve gelenekler yerleştirmek.
655 syf.
8/10 puan verdi
Cortazar'ın bu harika öykü kitabı 10 öyküden oluşmakta. Daha önceleri okuduğum ya da okumaya çalıştığım çeviri öykü kitaplarında, gerek üsluptan gerekse çeviriden kaynaklı olarak kopuşlar yaşadığımdan ilk birkaç öyküde bu kitapta da aynı kopuşlara maruz kalacağımı düşünmüştüm. Lakin ilerledikçe ve yazarın anlatımına aşina oldukça hikayeleri
Ayak İzlerinde Adımlar
Ayak İzlerinde AdımlarJulio Cortazar · Can Yayınları · 2018160 okunma
Karar veremedi. Hiç karar veremedi. Aralarından birini seçsin diye bir muz, Gabriel Marcel’in bir kitabı, naylondan üç çift çorap, garantili büyük bir kahve makinesi, esnek ahlaklı bir sarışın, erken emeklilik önerdiler ona, ama o karar veremedi. Kararsızlığı yüzünden birkaç memurun, bir rahibin ve bölgenin aynasızlarının uykuları kaçtı. Karar veremediği için insanlar aralarında onun oturma izninin iptalinin gerekip gerekmeyeceğini konuşmaya başladılar. Bunu onun duymasını sağladılar, öylesine gibi, kibar bir şekilde. Şöyle dedi: “Bu durumda, muzu alıyorum.” İnsanlar kuşkulandılar, bu da çok doğaldı. Kahve makinesini ya da en azından sarışını alması daha akıllıca olurdu. Muzu yeğlemesi yine de tuhaf. Durumu en başından ele almaya karar verdiler.
İçilen sigaralar, evin üstünde toplanan kırlangıçlar, her şey her gün birbirinin içine geçerek tekrarlanıyor
Reklam
kimin kim olduğunu ben de çok sonraları öğrendim
Reklam
Resim