Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana
Yazarak ayakta kalacaktım, yüklerimi atıp hafifleyecektim, dertlerimden kurtulacaktım. "Beni edebiyat kurtaracak," diye fısıldayıp duruyordum çatal bıçak silerken, boşları toplarken yahut dolu tepsileri taşırken. Şimdi geriye donup bakıyorum da manzaraya: Evet, beni ayakta tuttu yazmak. Ama o kadar. Ne bir yükümü atabildim ne bir derdimden kurtulabildim. Kendimi daha fazla üzmekten başka bir işime yaramadı yazmak...
Sayfa 173 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Artık koşmaya mecalin kalmamış gibi... Sanki içinde o kadar çok şey eksilmiş ki... Koşup sarılamıyorsun kimseye. İçinde yaşadığın şeyler yormuş seni... Dile getiremediklerinin altında usul usul ezilmiş için... Sanki düşmek ilk defa bu kadar çok canını yakıyor ve birini, canını,kaybetmekten ilk defa bu kadar korkuyorsun, kıymetini anlıyorsun. Yüreğin titriyor, gözlerin doluyor ama yine onun için ayakta kalmak zorundasın kendini unutuyor gibisin usulca. Cıvıltın,neşen yok mesela artık,kelimeler kifayetsiz. Artık yazmak bile mümkün değil. Zaman ve yaşananlar seni sen kılıyor.
176 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
" Zorunlu kalınca düşünmeyi öğreniyor insanlar." Bayramda bana eşlik eden kitap ile geldim bugün #sesinikaybedenadam . Enver Aysever' i bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Ben kendisini, yazdıklarını bilsem , geceye de dergilerde okusam da bir kitabını ilk defa okudum. Bu kitapta da kendi hayatından bir parçayı anlattığı için iyi
Sesini Kaybeden Adam
Sesini Kaybeden AdamEnver Aysever · Doğan Kitap · 202413 okunma
Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
Karl Marx, sırtındaki çıbanlar ve hemoroidi yüzünden Kapital'i ayakta yazmak zorunda kalmış.
Reklam
Halen duygusal dünyam, benliğim en az kırk ayrı parçaya ayrılmış durumda. Ama en ortada, tepede, hâlâ düşünmeye, sorgulamaya, denetlemeye; kendine, çevreye, hayata anlam vermeye çalışan bir düşünsel merkez var. Her an yıkılabilse de, yıkılmaya hazır olsa da, zaman zaman üç, beş, sekiz, on parçaya bölünse de, o merkezi sürekli ayakta tutmak, her sabah yeniden kurmak zorundayım. (Yazmak ve konuşmak bu savaşın kaçınılmaz bir parçası.)
En büyük hazinemiz aklımızdır
Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
Ayakta yazmak gerekir, hiçbir zaman diz çökerek yazmamalıdır. Yaşam her zaman ayakta yapılması gereken bir iştir...
Sayfa 106 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ana-Babanın Evladı Üzerindeki 80 Hakkı
İmam-ı Nesefi hazretleri bildiriyor ki: Ana-babanın evladı üzerinde seksen kadar hakkı vardır. Kırkı sağlığında, kırkı vefatından sonradır. Sağlığında olan kırk haktan onu bedenle, onu dil ile, onu kalble, onu da para iledir. Bedenle olan hakları: 01- Hizmet ederek rızalarını almak. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Ana-babasına hizmet edenin
Bana bir mektup yazmış olsaydın, bende sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, bir çok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup
Omurilik kendine göre zekası olan karmaşık bir organdır. Ayakta durmak, yürümek gibi sıradan eylemler, doğrudan omuriliğin kendi gri maddesi içinde programlanır. Böylece, beyin loblarımız, sonat yazmak veya bira reklamı kampanyaları düzenlemek gibi, en iyi yapabileceği işleri yapmak için serbest kalmış olur.
Sayfa 152Kitabı okudu
İNADINA
İnsanın.. İlk yanılgısı.. İlk yenilgisi.. İlk düşüşüdür.. Sonra.. Daha temkinli atarsın.. Adımlarını.. Yaşadıkların..
Resim