Yakın Tarihin Gerçekleri / İlber Ortaylı
BİZİM ÇOCUKLAR NEDEN OKUMAZ? Okumayan bir toplumuz, sanatçımız, teknokratımız, bürokratımız, hekimimiz, yargıcımız, öğretmenimiz, işadamımız, askerimiz, sivilimiz, dahası bilginlerimiz ve de maalesef öğrencilerimiz hep az okuyor. Üniversitede önerdiğim en kısa makaleleri bile öğrenci çoğunluğu tarafından pek iltifat görmediğini
"Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giymek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim halkın beyni konumundadır. Halkımız sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek gelir elde edesiniz, gece eğlenesiniz diye sizi o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar - Eğitim almış olanların tümü milli düşünceyi geliştirmeye, milli ruhu uyandırmaya, milli iradeyi güçlendirmeye mecburdurlar."
Sayfa 23 - Altınpost yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
‘’ Bütün yönlerden iyi olduğumuzu izah etmeye çalışıyorum. Hayır! Duraklamıştık, ama asildik. Asil idik de ne demek oluyor? Yani “kendimiz idik. Değerler bizden kaynaklanıyordu. Duraklamıştık, ama insandık,” “kendimiz seçebiliyorduk” “kendimize ait zevklerimiz vardı” “kendimiz elbise yapıyorduk; bina yapıyorduk; bizzat kendimiz renk, güzellik ve modayı belirliyorduk. Kendimiz şiir söylüyorduk, yazıyorduk… Kendimiz din-diyanet sahibiydik, kendimiz inanıyorduk ve bunların tamamı bize aitti. Lakin şimdi bunlar bizim malımız değil. Bizim en iyi mütefekkirimiz özüne dönüş yapmak ve asalet istiyor, ama yine de tercüme yabancıdır.’’
Zavallı şair... Bülbül hamûş, havz tehî, gülistan harab diye inliyordu. Ne bülbül kaldı, ne havz. Toplum zıvanadan çıkmış. Cinayet cinayeti kovalıyor. Akıl susmuş ve mefhumlar cehennemî bir raks içinde tepinip duruyor. Sloganlar yönetiyor insanları. İdeolojiler yol gösteren birer harita değil, idrâke giydirilen deli gömlekleri. Aydın dilini
Sayfa 3
339 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu Ülke bir inceleme,araştırma kitabından çok yeni nesillerin vicdanını yeniden inşa edecek ve bu hususta aydınlara yol gösterecek bir kitaptır.Meriç bu kitabına kendi aforizmalarını ve toplumsal düşüncelerini karınca kararınca,topluma yararınca anlatıyor.Siyasal,sosyolojik ve bilimsel olayları ele alışındaki ustalık ve sağlam duruşuyla günümüz aydın(!)larına taş çıkartıyor.Ülkemizde bitmez tükenmez toplumsal anlaşmazlığın kökeninde sağcılığın ve ya solculuğun buna müteakip her hangi bir siyasi anlayışın zarar vermediğini kavramların bizi kandırdığını birbirimize düşürdüğünden bahsediyor.Dildeki radikal değişim ve toplumun buna uyum sağlamakta çektiği güçlükler ve dil değişiminin aslında toplumun değişmesi demek olduğunu gözler önüne seriyor.Ve bu sancılı süreçleri anlatıyor.Cemil Meriç olaylara bir sağcı ve ya bir solcu gibi bakmıyor.Kendisi onu sağcıların solcu,solcuların da sağcı zannettiğini ileri sürüyor.Evet gerçekten siyasi bir gözle bakarsanız Meriç'i bir sağcı ve ya solcu olarak görmeniz muhtemel.Yine de önyargılı olmadan onun ideolojisini kavrarsanız geleceğe nasıl ışık tuttuğunu,toplumun tabularını yıkıp,toplumun sorunlarının kökenine ne denli gerçekçi bir şekilde indiğini görürsünüz.Zira o bize bir kimlik bulma çabasındadır.Onun en büyük derdi budur,ne batılı ne doğulu olmak sadece biz olmak!
Bu Ülke
Bu ÜlkeCemil Meriç · İletişim Yayınları · 201821,4bin okunma
Acı Hikaye
Kaçırılan bir çocuğa dair ... Genç kadınların ısrarı üzerine hâkim bey kibarca öksürüp sandalyesinde biraz doğruluyor. Herkes ağzına bakarken, “Sizleri meşgul etmekten çekiniyorum gerçekten” diyerek yan çizme eğilimini belli edince karısının, “Hadi ama uzatma, herkes dinlemek istiyor” demesi üzerine tane tane, güzel bir Türkçeyle
Sayfa 163 - Kaçırılan bir çocuğa dairKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.