Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum: Türk "entelektüel"i, Türk aydını, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir. Bir münzevi mi? Hayır; bir acayip yaratık demeliyim. Öyle ya, bir insan tasavvur edin ki hangi ırktan, ne cinsten olduğu belli değildir. Kendi vatanı avdettiği memleketin dibine doğru ilerledikçe, kendi kökünden uzaklaştığını hissediyor.
Sayfa 36 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
·
Puan vermedi
Jos‚ Mauro de Vasconcelos, yurdumuzda çok sevilen bir yazar. Türkçede ilk yayımlanan romanı Şeker Portakalı ve onun devamı olan Güneşi Uyandıralım ve Delifişek, daha sonra da Kayığım Rosinha ve Kardeşim Rüzgâr, Kardeşim Deniz'in gördüğü ilgi çok büyük oldu. Elinizdeki bu kitabın bir başka özelliği daha var. Jos‚ Mauro de Vasconcelos'ta eşine az rastlanan ve doğuştan gelme bir anlatıcılık yeteneği, akıl almaz bir bellek, göz kamaştırıcı bir yaratıcılık ve insanlar konusunda engin bir deneyim var. Yazar olmaya çalışmamış, yazar olmak zorunda kalmıştır. Romanları bir yanardağın lâvları gibi dışına taşmıştır. "Konuyu kafamda toparlayınca yazmaya başlarım ve bir çırpıda yazarım," diyor. İzlediği yöntem, kitap kafasında yazılana kadar, konusunu uzun uzun olgunlaştırmaktır. Yine kendi anlattığına göre, yazı makinesinin başına geçtiğinde, kitabın çeşitli bölümlerini ayrı ayrı yazabiliyor. Birinci bölümü bitirdikten sonra, aradaki bölümlere el atmadan, sonu kaleme alabiliyor. Brezilya'nın elmas madenlerinde elmas arayan insanların serüven dolu bu romanını Aydın Emeç'in Türkçesiyle sunuyoruz.
Yaban Muzu
Yaban MuzuJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 20161,752 okunma
Reklam
Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum : Türk entellektüeli , Türk aydını , Türk ülkesi denilen bu Engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir .
Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum:Türk “entelektüel”i, Türk aydını, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir.
Sayfa 36
İncitmekten korkan bazı insanlar duygusal dünyalarını mantık ve düşünce yoluyla da yalıtabilirler. Böyle bir insan kendisine acı veren durumlara ilişkin duygusal tepkilerini mantıksal açıklamalarla denetlemeye çalışır. Bunu yaparken ya kendi tepkisizliğine ya da karşı tarafın tepkilerine gerekçeler bularak etkin olamamasının yarattığı değersizlik duygularım hafifletmeye çalışır. Duygusal olaylara nesnel bir yorum getirerek tepki verme sorumluluğundan kaçınma, daha çok aydın kişiler arasında görülür. Çünkü, düşünce ve mantık, çağdaş insanın duygusal yaşantıların olumsuz etkilerine karşı geliştirdiği etkili bir korunma aracı durumuna gelmiştir. Günümüzde çoğu aydın, bir araya geldiklerinde duygularını yaşayacakları yerde, soyut kavram tartışmaları aracılığıyla ilişki kurma eğilimi göstermekteler. Bunun sonucu bazen bir insanın duygu ve düşünceleri arasındaki kopukluk öyle boyutlara ulaşabilir ki, kişinin savunduğu düşüncelerle duygusal tepkileri arasında önemli çelişkiler ortaya çıkabilir.
"Size hırsızlık emsalleri gőstereyim. Gűneş bir hırsızdır. Műthiş çekiciliğiyle engin denizi soyar. Ay adı çıkmış bir hırsızdır, Kabaran dalgaları aydan tuzlu yaşlar koparır. Toprak hırsızdır, ondan bundan çaldığı gűbreyle beslenir. Her şey hırsızdır. Sizin geminiz ve kırbacınız olan kanun, Hoyrat gűcűnű hırsızlığı őzgűr bırakmakta kullanır..."
Reklam
912 öğeden 491 ile 500 arasındakiler gösteriliyor.