Merhabalar
İlk kitap incelemelerimi kendi yazdığım kitaplar üzerinde yapmaya karar verdim. Bu kitaplardan biri de, Tanrı’ya Yolculuk – Şifre ve Aydınlanma kitabım. Bu kitabı bir roman olarak yazmadım. Kitap tamamen düşünce üzerine kurulu. Gerçek ve gerçek üstü üzerine kurgulamalar yaptım. Betimlemelerim de bu düşüncelerimi destekler nitelikte. Kendi yazdığım kitabı övmek gibi bir niyetim yok. Ama bu kitap benim ileriki yıllarda düşüncelerimin gelişmesinde öncü olmuştur. Kitabın kurgusu gerçekliği sorgulamak üzerine kurulmuştur. Kitap, felsefi diyaloglar içermektedir. Son olarak kitabın kapağındaki sözü sizlerle paylaşmak istedim.
Yaşadığını anladığında ölürsün.
Öldüğünü anladığında uyanırsın.
Uyandığını anladığındaysa dirilirsin.
Evrensel Arşiv
Kitabı okuyan, ya da okumayan herkese teşekkür ederim.
Saygılarımla,
Kudret Alkan
«Orta Amerikada bir ülkede darbe oluyor. Bütün sanatçılar, yazarlar, şairler, bilim adamları, öğretmenler içeri. Görüş yok. 2 hafta, 3 hafta, 6 ay, 1 yıl. Dünyadaki bütün hukuk örgütleri, demokratik örgütler araya giriyorlar: "İnsanları içeri attınız dört duvar arasına, bari 1 seferlik bir görüş günü düzenleyin. Sevdikleriyle
Şiirler nota gibidir.
Bir araya geldiklerinde kalbin orkestrasını oluştururlar.
Ne kadar okursan ve sorgularsan,
Hayatın içinde o kadar anlam ve renk bulursun.
Hellooooğğğ. Aslında inceleme yazmaktan vazgeçmiştim. Ama yapılan incelemelerin en rağbet görenleri bile (hepsi değil) vasat seviyedeydi. Kitaba dair bir şeyler yoksa inceleme diyemeyiz bence (kibarlık ediyorum, evrensel bir gerçek bu). Ya da kitabın son kısmını olduğu gibi kopyala yapıştır yapıp yüzlerce beğeni almak… Yapmayın yahu. Bu nedenle
2 gündür okuyacak kitabım yok. Bu yüzden kütüphanemin en kıymetlilerinden olan ve sürekli kütüphanemden işmar eden, kaçıncı defa okuduğumu bilmediğim Denemeler kitabına tekrar başladım. Her okurun hayatında anlam yüklediği, içinde kendini bulup, hayatının bir basamağına koyduğu kitaplar vardır. Denemeler kitabı da benim için o kitaplardan biri.
Herkese Merhabalar!
Beyaz Zambaklar ülkesinde kitabını henüz bitirdim ve bilgiler tazeyken söze hemen başlamak istedim zira kitabı okurken inceleme yapacağım anı sabırsızlıkla bekliyordum.
Kitap Grigoriy Petrov'un 1920'li yıllarda yazmış olduğu bir kitap ve kitapta Findanliya'nın kuruluşunu bataklıklar ülkesi bir ülkenin Beyaz zambaklar ülkesine
Fazla okumakla birlikte gelen aydınlanma, etrafın karanlığının farkına varmamızı sağlar, bu fark ediş başlangıçta yalnız ve soyutlanmış hissetmemize neden olur. Ama o karanlığın prangasından kurtulmanın beraberinde getirdiği özgürlük hissi paha biçilemezdir ve hayatın aslında mutlu olmaktan ibaret olmadığını anladığınızda; durup öfkenizi, kederinizi, zaaflarınızı izlediğinizde gerçek beninize yaklaşırsınız. İnsanın kendini tanıma, arama ve bulma yolculuğunun hazzı ise hiçbir mutlulukta yoktur. O yüzden cahilliğin mutluluğuna üstündür bilgeliğin farkındalığı.
‘Yakarsa dünyayı garipler yakar’ ekolünün vakur temsilcisi Martin Eden’le tanışacağım için oldukça hevesli ve heyecanlı bir vaziyette açtım kitabın kapağını... Bu heves ve heyacan –dürüst olmam gerekirse- son sayfalara yaklaştıkça Martin Eden’le artık vedalaşacak ve onu hayatımdan çıkaracak olmanın hazzını besledi. Yangın hiç sönmedi kitap
Bizim de aydınlanma vaktimiz geldi. Doğma vakti gelen bir bebeği nasıl durduramazsanız, bu topraklarda yüzyıllardır ışığı bekleyerek yaşayan insanların da aydınlanmasını öyle önleyemeyeceksiniz.
Optimus'un aklına hangi düşünce gelirse gelsin, o düşünce de Optimus'u düşünüyordu. Bir tarafta kırmak, diğer tarafta yıkmak vardı. Optimus, gerçeğe karşı ayaklanmıştı. Duygularına sahip çıkarak, düşünsel alemin üstesinden gelmeye çalışıyordu. Her olguda zedelenen Optimus'tan başkası değildi. Tanrı'ya Yolculuk bütün hesaplaşmalar içinde devam ediyordu.
Yaşadığını anladığında ölürsün.
Öldüğünü anladığında uyanırsın.
Uyandığını anladığındaysa dirilirsin.
Optimus