Yazıklar olsun, seni sevmesini bilmeyenlere; ey, gamlı ülke! Seni sevip, senin sessiz dramın içinde gömülüp gitmekten korku çekenlere!.. Taşın, toprağın ne bitmez bir sabır ve mukavemet hazinesidir!
Ah bu vatanda her şehide bir taş dikilseydi, memleketimiz baştan başa bir kabristan kesilirdi ve bu türbelerin kandilleri için göğün yıldızları kafi gelmezdi.
Yeter ki vatan sağ olsun, bayrak inmesin, ezan dinmesin dedi. Babasına bir Fatiha gönderirken bu milletin bir daha bu acıları yaşamaması için var gücüyle çalışacağına kendi kendine söz veriyordu.
Yüce ve kutsal şeylerin artıklarını yavaş yavaş ortadan kaldıran modern medeniyet, farkında olmadan kendine tapmaya başladı. Makinenin üstünlüğünü tanımak, Tanrının 'kadir'liğine ortak koşmaktır. Mükemmel yaratıcıya ait olduğu düşünülen herşey gittikçe bütün fanilerin basit birer özelliği oluyor.
Gece her şeyin üzerini örter, diye düşünür insan. Oysa gecenin örttüğünden çok hatırlattıkları vardır. Hatırlatırken sarstıkları, sarsarken suskunlaştırdıkları, suskunlaştırırken acıttıkları.
Sana yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağmurlu bir coğrafyada yaşadığımızı söyleyecekler. Gerçek olan senin mevsimindir oysa. O günün nasıl geçeceğini anlayabilmek için gökyüzüne bakman gerekmez.
Dönüp yüreğine bak. Yağmurlar ve güneş yüreğinden süzülür. Gerçek olan yüreğinin mevsimidir, senin mevsimindir.
Her sabah uyandığında gözlerinden dünyaya saçılanlardır mevsim. Güneş senden doğar ve yağmur senin gözlerinden düşer yeryüzüne.
Sana atlaslar, haritalar gösterecekler. Adına sınır dedikleri bazı çizgilerle çevrildiğini göreceksin yaşadığın yerlerin.
Bütün bunlar kurmaca. Gerçekte tüm yeryüzü Allah'ındır ve gerçekte yürüyebildiğin kadar senindir tüm coğrafyalar.