Birçoğu konuya açıklık getirme maksadı ile;
EsselâmuAleykûm 1.yorumda "Şeriatcılar burda barınamıcaklar artik:))" diye yorum yapan sözde okur vatandaşımızın(şaibeli) sözlerini kâle alıp bir açıklama yapacağım. Şöyle ki; şeriatçılar bu ülkeye başka ülkeden gelmediler! Onların atası, soyu sopu şeriatçıydı. Sen kalkıp ta ne had bilmezlikle burda barınamazlar diye konuşursun be
Üç karanlıkta yaratılış ne demektir?
Kuran’daki bilimsel ayetler gelecekte anlaşılacak bilimsel gerçeklerden bahseden mucize ayetlerdir. Evrenin oluşumundan, olaylarından veya insanın oluşumundan bahseden ayetler bu türdendir. Bu ayetler müteşabihtir. Yani birbirine benzeşen iki manaları vardır, gerçek manasını Allah ve ilimde derinleşmiş olanlar bilir diyor Kuran (Al-i İmran 7).
Reklam
Bir deprem oldu...
Bir deprem oldu.... Bütün alışılmış ve kabullenilmiş dünya düzenlerini yıktı geçti bu sabah. Bir deprem oldu... Küsmenin, kızmanın, kırılmanın ne kadar anlamsız olduğunu adeta omuzlarımızdan tutup "kendine gel hayat çok kısa" diye sarsarak bize yeniden anlattı. En sevdiğimiz insanların, en sevdiğimiz eşyaların, en sevdiğimiz
Değerli 1K Okurları! Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik; İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ. Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım. Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:))) Öncelikle; İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini
Sonuna kadar okuyalım, paylaşalım, istifade edelim İnşaAllah ❀
Bu gecenin, şu ayeti kerimede bildirilen gece olduğu söylenmiştir. “O gecede her hikmetli iş, belirlenip hükme bağlanır.” (Duhân,4) Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle 'Mübarek', Kulların günahlarının affolunması ve temize çıkmaları sebebiyle 'Berat', Kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle
NASIL YAŞAYACAĞIN DEĞİL, NASIL ÖLECEĞİNMİŞ ASLINDA.
" Bir deprem oldu... Bütün alışılmış ve kabullenilmiş dünya düzenlerini yıktı geçti bu sabah. Bir deprem oldu... Küsmenin, kızmanın, kırılmanın ne kadar anlamsız olduğunu adeta omuzlarımızdan tutup “kendine gel hayat çok kısa” diye sarsarak bize yeniden anlattı. En sevdiğimiz insanların, en sevdiğimiz eşyaların, en sevdiğimiz yemeklerin, en sevdiğimiz mekanların aslında saniyeler ile nasıl kaybedeceğimizi yeniden kulaklarımıza fısıldadı. Bir deprem oldu... Bizim olduğunu iddia ettiğimiz bedenimize bile malik olmadığımızı, mülkün sadece Allah’a ait olduğunu yeniden haykırdı. Bu kadarız işte. Gücümüzün yettiği yer bu kadar. Kaf dağına kadar uzanır zannetiğimiz burnumuzun büyüklüğü de bu kadar. Hiç ölmeyiz, ölüm bizi hiç bulmazmış gibi taptığımız konforumuzun tanrılığı da aha bu kadar işte. Biriktirdiğimiz paraların miktarı bu, övündüğümüz evlatlar bu, bebeksi ciltlerimizin sonu bu. Hepsi ölüm kadar. Güzel yaşamanın değil güzel ölmenin önemini görmüş olduk yeniden. İnsana düşen ders çıkarmak bu durumda. "Rab'bim ben dersimi aldım." diyebiliyorsa insan başına gelen afetler yerini bulmuş demektir. Bundan sonra kenetlenme, birbirine omuz verme zamanı. Biz ne afetlerin ne belaların üzerinden geldik millet olarak. Toparlarız, en güzel şekli ile toparlarız. Şimdi gidip sevdiklerimize sarılalım, onların yüzüne şefkatle bakalım, "iyi ki varsın!" diyelim. Sonra da işin ucundan nasıl tutulur onu düşünelim." Ezgi Akgül
Reklam
_بسم لله ا ار حمن ار حيم_ Rasulullah (sav)'in Evi Hakkında Bilmemiz Gerekenler/Ashabın Dilinden NUREDDIN YILDIZ Notlarımdan özetle; 🍃Peygamber Efendimiz'in (sav) kabrinin bulunduğu yer Medine'yi Munevvere'ye geldiğinde (hicretle beraber) mescit yapılırken onunla beraber yapılan evdir. Orada yaşamıştır , orada vefat etmiştir ve
Müslüman bir kızın/kadının ahlakı
Öncelikle İslam, ön yargıların aksine, kadını sadece evde oturan bir ev hanımı, çocuk bakıcısı ve ev işlerini evirip-çeviren bir düzenleyici olarak görmez. Kadını aynı zamanda, nesilleri eğitip şekillendiren bir eğitimci, bir davetin öncüsü ve hayatın çeşitli alanlarında toplumun bilinçlenme ve kalkınmasının temel unsuru olarak kabul etmektedir.
Bir deprem oldu... Bütün alışılmış ve kabullenilmiş dünya düzenlerini yıktı geçti bu sabah. Bir deprem oldu... Küsmenin, kızmanın, kırılmanın ne kadar anlamsız olduğunu adeta omuzlarımızdan tutup "kendine gel hayat çok kısa" diye sarsarak bize yeniden anlattı. En sevdiğimiz insanların, en sevdiğimiz eşyaların, en sevdiğimiz
Bir deprem oldu... Bütün alışılmış ve kabullenilmiş dünya düzenlerini yıktı geçti. Bir deprem oldu... Küsmenin, kızmanın, kırılmanın ne kadar anlamsız olduğunu adeta omuzlarımızdan tutup "kendine gel hayat çok kısa" diye sarsarak bize yeniden anlattı. En sevdiğimiz insanların, en sevdiğimiz eşyaların, en sevdiğimiz yemeklerin, en sevdiğimiz mekanların aslında saniyeler ile nasıl kaybedeceğimizi yeniden kulaklarımıza fısıldadı. Bir deprem oldu... Bizim olduğunu iddia ettiğimiz bedenimize bile malik olmadığımızı, mülkün sadece Allah'a ait olduğunu yeniden haykırdı. Bu kadarız işte. Gücümüzün yettiği yer bu kadar. Kaf dağına kadar uzanır zannetiğimiz burnumuzun büyüklüğü de bu kadar. Hiç ölmeyiz, ölüm bizi hiç bulmazmış gibi taptığımız konforumuzun tanrılığı da aha bu kadar işte. Biriktirdiğimiz paraların miktarı bu, övündüğümüz evlatlar bu, olmadığımız, mülkün sadece Allah'a ait olduğunu yeniden haykırdı. Hepsi ölüm kadar. Güzel yaşamanın değil güzel ölmenin önemini görmüş olduk yeniden. İnsana düşen ders çıkarmak bu durumda. "Rab'bim ben dersimi aldım." diyebiliyorsa insan başına gelen afetler yerini bulmuş demektir. Bundan sonra kenetlenme, birbirine omuz verme zamanı. Biz ne afetlerin ne belaların üzerinden geldik millet olarak. Toparlarız, en güzel şekli ile toparlarız. Şimdi gidip sevdiklerimize sarılalım, onların yüzüne şefkatle bakalım, "iyi ki varsın!" diyelim. Sonra da işin ucundan nasil tutulur onu düşünelim. Ezgi Akgül
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.