Her insan eninde sonunda kendi hayatı sandığı bir hikâye uydurur. Max Frisch.
Yazılan her metin hayatın yeniden kurgulanmış bir ânıdır.
Reklam
Yazı, niyetini aşan bir şey olma tehlikesini her zaman taşır.
İki okur türü!
Bence iki tür okur var. Bir grup tamamen kendini iyi hissetmek için okuyor. Okuduklarının içinde kendini görmek istemiyor, aramayı bile reddediyor. Bu tür genellikle popüler ürüne düşkün okurdur. Sinemaya da böyle gider, romanı da böyle okur. Hep başkalarının başına gelenleri okumanın rahatlığı içindedir. Yapıtın derdiyle arasında kırılmaz bir cam duvar vardır. O camın arkasından izler her şeyi. İkinci okur türü tam aksidir, okurken bir yandan kendini deşer. Onu ilgilendiren şey de olay akışı değil, karakterlerin çeşidi durumlar karşısında verdiği tepkidir. Sanıldığının aksine karakterle özdeşleşmez, kendinin farklı bir kişi olduğunun bilincinde olarak okur. Kendini karakterin yerine koymaz ama o yakıcı insanlık hallerini hisseder...
Sayfa 301 - Can YayınlarıKitabı okudu
Mimarlıkta bir ilke vardır hani, gizleyemiyorsan göster derler.
Frisch'in dediği gibi, kendimi anlatmıyorum, yalnızca ele veriyorum.
Reklam
İnsan zihni geçmişi hatırlarken yeniden yapılandırıyor.
Benim bu toplumun ikiyüzlülüğüyle bitmeyen bir derdim var.
Haneke'nin dediği gibi: Ebeveynlerin günahları çocuklarının nevrozlarıdır.
Sayfa 301Kitabı okudu
Reklam
Ama her şeye rağmen içimde edebiyatın beslediği öyle bir İstanbul var ki,o hiçbir yere gitmiyor.
Sayfa 116 - Can yKitabı okudu