Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İki okur türü!
Bence iki tür okur var. Bir grup tamamen kendini iyi hissetmek için okuyor. Okuduklarının içinde kendini görmek istemiyor, aramayı bile reddediyor. Bu tür genellikle popüler ürüne düşkün okurdur. Sinemaya da böyle gider, romanı da böyle okur. Hep başkalarının başına gelenleri okumanın rahatlığı içindedir. Yapıtın derdiyle arasında kırılmaz bir cam duvar vardır. O camın arkasından izler her şeyi. İkinci okur türü tam aksidir, okurken bir yandan kendini deşer. Onu ilgilendiren şey de olay akışı değil, karakterlerin çeşidi durumlar karşısında verdiği tepkidir. Sanıldığının aksine karakterle özdeşleşmez, kendinin farklı bir kişi olduğunun bilincinde olarak okur. Kendini karakterin yerine koymaz ama o yakıcı insanlık hallerini hisseder...
Sayfa 301 - Can YayınlarıKitabı okudu
Her insan eninde sonunda kendi hayatı sandığı bir hikâye uydurur. Max Frisch.
Reklam
Yazılan her metin hayatın yeniden kurgulanmış bir ânıdır.
Yazı, niyetini aşan bir şey olma tehlikesini her zaman taşır.
Haneke'nin dediği gibi: Ebeveynlerin günahları çocuklarının nevrozlarıdır.
Sayfa 301Kitabı okudu
Ama her şeye rağmen içimde edebiyatın beslediği öyle bir İstanbul var ki,o hiçbir yere gitmiyor.
Sayfa 116 - Can yKitabı okudu
Reklam
Mimarlıkta bir ilke vardır hani, gizleyemiyorsan göster derler.
Frisch'in dediği gibi, kendimi anlatmıyorum, yalnızca ele veriyorum.
Türkiye’nin eğitim anlayışı öğrencinin kişiliğini ezmek ister, tek tip insanlar olsunlar, itaatkâr olsunlar. Birey olsun istemez. Birey özgürlüğünü talep eder çünkü.
Sayfa 91 - Can Sanat Yayınları, Aralık 2014Kitabı okudu
En lezzetli okumalar çocukluğumuzda yazarını bile bilmediğimiz okumalardı değil mi? En güzel okuma biçimi.Sıfır önyargı.Tamamen zevk almaya odaklısın,başka bir şey yok.
Sayfa 52 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsan zihni geçmişi hatırlarken yeniden yapılandırıyor.
Benim bu toplumun ikiyüzlülüğüyle bitmeyen bir derdim var.
Dindar biri değilim, hiç olmadım. Ama samimiyetime inanmanızı rica ederek söylüyorum, herkesin inancına göre yaşayabileceği bir ülke için canımı veririm. Bu ülkenin genç kızlarının hatırladığımda bile tüylerimi diken diken eden “ikna odaları”na alındıklarını öğrendiğimde hissettiğim utanç ve kahır emin olun bugün hissettiğim kahırdan bin kat fazladır. Benim için başörtülü bir genç kızı ikna odasına alıp zulmeden bir “kadının” bir solcuya işkence yapan bir polis şefinden hiçbir farkı yoktur. İnsanların zihinlerine yapılan işkence bedensel işkenceden çok daha ağır zarar verir.
Sayfa 230 - Can
Popüler kültürün bence en tehlikeli tarafı kötü olanı doğallaştırması, bizi buna alıştırmasıdır. Peki edebiyat çok mu uzağında duruyor bunun?
Sayfa 224 - Can Yayınları, 1. Baskı, 2014
653 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.