Liste elime ulaşınca yazar ve fiyat araştırması yapıp, not aldım.
Umarım sizin de işinize yarar.
Kampanya temmuz sonuna kadar D&R mağazalarında geçerli.
İnternet satışlarında geçerli değil.
♥️Listeyi gönderen sevgili Bahar’a teşekkür ediyorum.
Bundan önce 72 kitap daha var. Onlar el yazısıydı ekleyemedim buraya.
Instagram hesabımdan
Tepesindeki yıldızlı gökyüzünde ayın ince hilali görünüyor. Gümüşi ışığı hafifçe bir açıklığın üzerine düşüyor. Bir evin, ardın daki çam ağaçlarının karanlık tepelerinin, birçok ahırın silüeti gece mavisi gökyüzüyle birleşiyor. Meşaleli adamı henüz uzaktayken gördü. Diğer eli bir ip parçasını sımsıkı tutmuş. Alevin ışığında yıllar önce
Bilge Adamın Korkusu. Kvothe’nin yolculuğuna bu kitapla devam ediyoruz. Birincisine nazaran olaylar ve aksiyonlar bitmedi. Kitabı bu yönüyle daha çok sevdim. Bu kitapta aksiyonlar asla bitmiyor ve kendimizi bir Üniversite’de bir Severen’de bir Fey Diyarı’nda bir Ademre’de bir handa buluyoruz. Birinci kitaba çok durağan demiştim ama ikinci kitap
Şahbaz'ın yılı 1979 nasıl harikulade bir yıl ise şu an kendimi o kadar harikulade hissediyorum. Otomatik portakalda okumuş olduğum distopyanın beterinin yetmişler Türkiye'sinde yaşanmış olduğunu okumak gerçekten çok üzücü.
Mine Söğüt'ün okuduğum ilk romanı. Dili ve akıcılığı ne kadar kolay geldi ise okumak ruhuma bir o kadar zor bir o kadar yorucu
"Kaç kilo kavun istiyorsun? Diye sordu manav bana
Sordum: Gönül hoşluğunun gramı kaça?"
(Suyun Ayak Sesi)
Gönül hoşluğunu hem dizeleriyle hem de çizimleriyle sonuna kadar yaşatan güzel insan, Sohrâp Sepehri.
"Yaşam böceğin gözünde ağacın boyutudur."
Biz böceklere böyle güzel dizeleri bırakmış olması büyük mutluluk
Ben ayın karanlık yüzü
Sen güneşin ta kendisi
Hep gülen o gözlerinle
Bana doğacaksın dimi
Ucundan bi tutsan şu kederin
Yüküm ağır kaldıramıyorum
Tadım kalmadı Aysel
Huzur mu?
Bende ne gezer
Gün batımının hüzün verici manzarasını, ayın doğuşunun sevinçli yüzü takip etmekteydi. "İşte güneş batıyor, artık karanlık olacak" endişesi yok! "İşte ay da doğuyor. Mehtap da ne güzeldir" neşesi var.
Yazar, kitabın ilk sayfasında, tüm yazdığı eserleri çok sevdiğini ama ‘Marina’nın yerinin farklı ve özel olduğunu söylüyor. Kendini en yakın hissettiği kalbine dokunan eserlerden biriymiş. Benim içinde öyle oldu. Bu yazarın okuduğum üçüncü kitabı ve gerek tarzı gerekse konusuyla farklı bir etki bıraktığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ama yinede favorim Rüzgarın Gölgesi :)
Oscar, Barcelona’da yatılı bir okulda okurken bir gün Marina isminde tuhaf bir kızla karşılaşır ve onunla arkadaşlık kurar. Marina, her ayın son pazar günü yapılan bir ayini izletmek için Oscar’ı mezarlığa götürür. Orada bulundukları sırada siyah pelerinli yüzü görünmeyen bir kadının isimsiz bir mezarlığa tek bir gül bıraktığını görürler. Meraklarına yenik düşüp bu karanlık ve gizemli kadının peşine düşerler. Kimdir bu kadın? Onları nasıl bir sürprize sürükler?
Yazar her sayfada bir dönemeç hazırlamış okuruna. Her bölüm başka bir isime, her isim de bilinmez bir labirente sürüklüyor. Fantastik öğeleri, gizemi, korku ve gerilimi tam olarak dozunda ve ayarında işlenmiş. Üstelik ufakta olsa aralara bir de aşk serpiltirilmiş. Yani her okuru bir yönüyle yakalayacak ve tatmin edecek bir esere imza atmış yazar.
Geçtiğimiz aylarda yazarın ölüm haberini yayınevi duyurdu. Çok üzüldük. Böyle bir değeri genç yaşta kaybetmek üzücü. Sayısız kitap okumak isterdim kaleminden. O yüzdendir ki elimde kalanlar benim için çok özel ve kıymetli. Size de biran önce Zafon’la tanışmanızı ve onun büyülü dünyasına adım atmanızı içtenlikle tavsiye ederim.
MarinaCarlos Ruiz Zafon · Kırmızı Kedi Yayınları · 2018183 okunma
Ayın iki ayrı yüzü gibi, biri aydınlık diğeri karanlık, ve sen sınırda yürüyorsun. Hangi tarafa gidersen bambaşka bir hikaye olacak ama sonuçta aydasın hep aynı yerde dönüp dolaşıyorsun