Ettik o kadar ref'-i taayyün ki Neşatî Ayîne-i pür-tâb-ı mücellâda nihânız Hz. Musa Tûr Dağında Rabbini görmek ister. İşittiği cevap şudur: "Len teranî!" Beni göremezsin. “Fakat şu dağa bak, eğer yerinde durabilirse beni görürsün” Dağ tecelliye dayanamaz, paramparça olur. Hz. Musa düşer bayılır. Ayıldığında şu sözleri işitiriz:
Ettik o kadar ref-i taayyün ki Neşâtî Âyîne-i pür-tâb-ı mücellâda nihânız!
Huzur
Huzur
Reklam
Ettik o kadar ref-i taayyün ki Neşâtî Ayîne-i pür-tâb-ı mücellâda nihânız!
Huzur
Huzur
Ettik o kadar ref'-i taayyün ki Neşatî Âyîne-i pür-tâb-ı mücellâda nihânız ^Neşatî^
Hamdi Yazır merhum, İsra ve Mi'rac hadiselerinde Peygamberimizin Rabbinin ayetlerini görmekle beraber kendisinin de artık Rabbinin ayetlerinden olduğunu sonucuna varır. Neşati'nin şu beyitleti geldi aklıma: ettik o kadar ref ü taayyün ki neşati ayine-i pür tab-ı mücellada nihanız
Ettik o kadar ref‟-i taayyün ki Neşatî Ayîne-i pür-tâb-ı mücellâda nihanız Ey Neşâtî! Görünülürlüğü o derece ortadan kaldırdık ki cilâlanmış, parlak aynada sır olduk.”
Reklam
Ettik o kadar ref-i taayyün ki Neşâti Âyine-i pür-tâb-ı mücellâda nihânız -Neşati (Ey Neşati! Ruhumuzun cismimizle olan münasebetini o derece kestik, cismimizi öyle yok edip sade ruh kaldık ki, parlak cilâlı aynada bile görünmez olduk.)
Ettik o kadar ref'-i taayyün ki Neşatî Ayîne-i pür-tâb-ı mücellâda nihanız Hz. Musa Tûr Dağında Rabbini görmek ister. İşittiği cevap şudur: "Len teranî!" Beni göremezsin. “Fakat şu dağa bak, eğer yerinde durabilirse beni görürsün”  Dağ tecelliye dayanamaz, paramparça olur. Hz. Musa düşer bayılır. Ayıldığında şu sözleri işitiriz:
Resim