Beni biraz tanıyorsanız Beyza Alkoç'un kalemini ne kadar sevdiğimi ve bana ne kadar iyi geldiğini bilirsiniz.. No.26'da da böyle oldu :')
No.26 reading slump, yani kitap okuyamadığım, döneme denk geldi ve kitaptan dilediğim tek şey beni bu dönemden çıkarmasıydı, çıkardı da. Kitap çok akıcıydı belki Reading Slump'ta olmasaydım iki günde bitirirdim. Betimlemeleri, anlatımı yerindeydi okurken sıkılmıyorsunuz. Ayrıca kitaptan çıkarabileceğiniz bir çok ders vardı, kitabı okuduktan sonra kendi yaşantınızı gözden geçirip "ben çok güçlüyüm, hala ayaktayım." diyorsunuz :')
Efe ve Mine'nin hikayelerini okudukça ister istemez gözlerim doluyor, geçmişte yaşadıkları o kadar zor ve ağır ki bunlara rağmen hayata karşı duruşlarına hayran kaldım. Kesinlikle Efe ve Mine hayatımda örnek alabileceğim karakterler. Ve ikisinin aşkı çoook güzeldi. *söylemesi ayıptır hayallerimdeki ilişki* Her zaman birbirlerine destek olmaları, yaralarını birlikte sarmaya çalışmaları, ellerini birbirlerinden ne olursa olsun ayırmayışları çok özel, çok güzeldi... *hala söylüyorum Efe gibi koca bulun evlenicem ajxjsjfkdjckdkvjk*
Ece çok tatlıydı, sanki ablasının kopyası gibiydi hatta kopyasıydı :') Mine'nin Ece'ye acılarını unutturmaya çalışması, onu her şeyden daha çok sahiplenip koruması beni çok etkiledi... Hatırladıkça bile gözlerim doluyor.
İçimdeki gücün farkına varmamı kendime ne kadar değerli olduğumu anlatan bir kitap oldu No.26... Efe ve Mine ile tanışmanızı tavsiye ederim :') Unutmayın acılarınız rengarenk