ELLERİNİZE VE YALANA DAİR Bütün taşlar gibi vekarlı, hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli, bütün yük hayvanları gibi battal, ağır ve aç çocukların dargın yüzlerine benziyen elleriniz. Arılar gibi hünerli hafif, sütlü memeler gibi yüklü, tabiat gibi cesur ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizliyen elleriniz. Bu dünya
Olvido
Hoyrattır bu akşamüstüleri daima. Gün saltanatıyla gitti mi bir defa Yalnızlığımızla doldurup her yeri Bir renk çığlığı içinde bahçemizden, Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan Lavanta çiçeği kokan kederleri; Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar Unutuşun o tunç kapısını zorlar Ve ruh, atılan oklarla delik
Reklam
Ayışığı
Üzerinden örtüyü mü çekti bir el? Gece ayaklarından akıp giden sel; Seyrine doyulmuyor ruhunun, güzel Bu manzara gibi, bu ayışığında... Yeniden yarattı seni gizli bir el! ---
Bu kısacık hasbihal, kırdığım o güzel yüreğe ithaf edilmiştir…
Hepi topu, eti budu, küçücük, zerrece bir demir tozuydu işte. Bırakmıştı kendini öylece; oradan oraya savrulsa, kaybolsa yerin dibinde umrunda değildi ki. Nefes almak bile yüktü de, ne etrafını duyuyordu ne de görmek istiyordu kimseleri. Canının canı gitmişti ya; o da cansız fersiz, ruhsuz, renksiz, sessiz öylece duruyordu yerde. Paslanmıştı da
Ayışığı kaç para, Sen güneşin her anlık dergisi Bin yıllık aboneyim sana Seviyorum seni taşıran damla
Sayfa 110Kitabı okudu
yorgunum pencereme dolanma ayışığı bu gece
Ahmet Erhan
Ahmet Erhan
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.