"İslâm, insan fıtratına uygun tabiî bir dindir. Şeriat in, beşer yaradılışına aykırı bir tarafı yoktur. Bazılarının iddia ettikleri gibi, İslâmiyet rûhânî değildir. Aksine, bütün öteki tabiat kanunları gibi, tamamiyle insan yaradılışına uygundur.
"Şeriat, gerçeğin ta kendisidir ve insanlık maddi ve mânevî mutluluğunu ancak onunla yaşayabilir. Eğer Peygamber tarafından bizlere tebliğ edilmeseydi, onun bir benzerini düşünebilmek, insan zekâsı için mümkün olamazdı. Bu sebeple insanlık için en kıymetli bir varlık olan Şeriat, tam ve mükemmel bir hürmet ve bağlılığa hak kazanıyorsa, başka bir şeyden değil, işte bu sebeplerdendir."
Şeriat ayrıca, pek mağrur ve iddialı olan "akılcılık" görüşünün vehimlerinden ve yanlış nazariyelerinden de insanlığı kurtarmıştır. Akılcılık cereyanı, insan düşüncesini tabiî gelişme ve olgunlaşma yolundan alıkoymak suretiyle felce uğratmaktaydı. Böylece Şeriat, insan düşüncesi sahasında da, ahlâkta ve cemiyet hayatında yaptığı kesin inkılaplar kadar kurtarıcı olmuştur.
İşte İslâmiyet'ten doğan bu yeni ruh ve yeni fikir sâyesinde, insanlık, bütün mânevî melekelerini, bütün müşâhede ve düşünme kabiliyetlerini tam bir hürriyet içinde geliştirmeye muvaffak olmuştur. Bu başarısı sayesinde deneme metodu bulunmuştur.
Bu buluş, müslümanlar arasından, bütün dünya insanlarının ebediyete kadar övüneceği birçok ilim ve fikir adamlarının yetişmesini ve çağdaş ilimlerin kurulmasını sağlamıştır.