Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. Keskin ağızlı bir
Hayattan kesitler ♡ lüks mağazalarda her yer aynadir bu bi taktiktir aslında çünkü müşteri seçemezler öyle hakları yok. Fakir biri girdiğinde aynada direk kendini görür ve psikolojik olarak o atmosfere ait olmadığını düşünür girer hemen çıkar mağazayi ve temsilcileri meşgul etmez
Reklam
"Gençlerin aynada göremediklerini, yaşlılar bir tuğla parçasında okurlar. "
Asıl değerli olan neydi?Aynada gördüğündü değerli olan.Her haliyle kabul ettiğin , sendin.Belki defalarca öldün hiç haketmeyen birileri yüzünden.Canını yaktılar,yaranı bile kanattılar.Aynı şeyi onlarda yaşadı.Onların da canı yandı.Bu dünyada herkesin canı yanar ve insan canı yandıkça acımasızlaşır...
Ben hiç toprağı kazmadım. Kuş yuvası aramadım, ot toplamadım, kuşlara taş atmadım. Ama kitaplar benim kuşlarım ve yuvalarım, evcil hayvanlarım, ahırım ve tarlam oldu. Kitaplık, aynada yansıyan bir dünyaydı; dünyanın sonsuz büyüklüğü, değişikliği, önceden bilinmezliği vardı onda. ......
Bir de yalnızlık var, onu da hesaba katmak lazım. İlk başlarda onsuzluk sanıyorsun bunu ama değil, basbayağı yalnızlık işte. Aynalarda kendini görmekten sıkılacak kadar yalnızlık, yatağa yattığında kendi kokunu duymaktan öğürecek kadar... Kimseyi istemiyorsun yanında, ama durup durup da yalnızlıktan şikayet edesin geliyor. Bir şeyden şikayet edebilmek için bile insan lazım. Öyle hileli bir şey bu. İstiyorsun ki hep senin terk edilişinden bahsetsinler, hep seni yalnız bırakana lanetler okusunlar topluca, 'Sen de ne çok severmişsin be kardeşim' desinler, "Hak etmiyor, kızgın alevlere gelsin inşallah; sen hiç üzme kendini!' deyip hep sırtını sıvazlasınlar. Olmuyor ama. Bir dinliyorlar, iki dinliyorlar. Sonra bir bakıyorsun, sen anlatırken onlar telefonlarıyla oynuyorlar, saatlerine bakıyorlar, sigara paketinin naylonundan çiçekler yapmaya uğraşıyorlar. Senin de içinden gelmiyor işte ondan sonra, kendi kendine kalıyorsun. 'Hay ben böyle aşkın ıstırabını!' deyip kalaylayamıyorsun çünkü, aşk da senin ıstırap da. Ondan sonrası aynada kendi yüzün, yatakta kendi kokun, evin içinde şikayet bile edemeyeceğin, kendi dağınıklığın."
Reklam
Duvarda beyaz bir delik var. Ayna bu. Bir tuzak. Bu tuzağa düşeceğim, biliyorum. Düştüm işte. Aynada gri bir şey beliriyor. Yaklaşıp bakıyorum kurtaramıyorum kendimi.
Sayfa 36 - Can Yayınları 23. Baskı, Mart 2014Kitabı okudu
Ellerimin görüntüsünden, aynada gördüğüm sallanan kafamdan ve çarpık ağzımdan nefret ediyordum artık. Çok geçmeden aynadan da nefret etmeye ve korkmaya başladım. Bana çok fazla şey anlatıyordu. Diğer insanların bana baktıklarında ne gördüklerini; ağzımın onu her açtığımda çarpıldığını, çirkin ve aptal görünmeme neden olduğunu, konuşmaya çalıştığımda ağzımdan anlamsız sesler çıktığını ve salyalar aktığını, gülümsemeye çalıştığımda yüzümün kırışıklarla dolu bir maske gibi göründüğünü, kafamın titreyip bir o tarafa bir bu tarafa sallandığını görmemi sağlıyordu. Gördüğüm şeyden korkmuştum, çünkü daha önce böyle göründüğümü düşünmemiştim hiç. Aynalara daha önce de bakmıştım, fakat neye bakacağımı bilmiyordum, tuhaf bir şey görmemiştim. Şimdi aynaya her bakışımda, aynı komik yüz arkamdan pis pis gülüyordu. Bir gün, gözyaşları içinde yatağıma tırmandım, sol ayağımı uzattım, duvara çiviyle asılmış olan küçük aynayı çıkarıp yere fırlattım. Paramparça oldu.
Sabah ezanları okunmaya başladığında yatağından kalkıp elini yüzünü yıkadı. Aynada makasla bıyığını sünneti şerifeye uygun olarak düzeltirken uykunun bir uyanış ve düşlerin de gerçeğin ta kendisi olduğu fikri kafasını meşgul etmeye başlamıştı. Az önce uyanıp gözlerini gerçek dünyaya açarak yatağında gerinmeye başladığında belki de bir uykuya dalmıştı. Eğer bu doğruysa, şimdi gördüğü her şey bir düştü. Gördükleri ister gerçek ister düş olsun, bundan gerçeği ya da düşü gören bir özenin varlığı çıkıyordu. Şu durumda bütün bunları gören bir kişi olarak o, vardı. "Rendekar'ın dediği gibi ben varım" diyordu, "Peki ama ben kimim? ayna bana İhsan Efendi olduğumu söylüyor, rüyamdaki ayna ise Bünyamin olduğumu söylüyor. Ben kimim? Bütün bunları gören özne aslında kim?"
Gün gelir ... yada gelmez ... olsun. Sen sen ol baktigin aynada kendini gör - ne eksik ne fazla !
Reklam
Telefon çalıyor; bilinmeyen numara. Açıyorum, pardon numaranız çıkmadı, diyorum. - Hayır, diyor ses, çıktı! - Evet, diyorum sese, çıktı! Rahatlıyorum, demek ki bilinen numara, numara yok! - Sen misin? diye soruyor ses. - Benim, diyorum. Peki ya sen, sen misin? - Benim, diyor ses. Ortak bir yön bulmanın rahatlığına kavuşuyoruz; ikimiz de
Korku kültüründe çocuğu terbiye etmek için ''Elalem ne der'', ''Aman kimse görmesin'', ''Yapma yoksa seni çok ayıplarlar,'' gibi sözler çok sık kullanılır. Çocuk, davranışlarını dışarıda bir başkasının gözüyle değerlendirme durumunda bırakılır. Değerler kültüründe ise: ''Evladım, 'Başkası ne der?' önemli, ama en önemlisi 'senin ne diyeceğin'dir. Aynada gözlerinin içine rahat rahat bakarak söyleyemeyeceğin şeyleri söyleme ve yapma; çünkü en önemli gücün bu gözlere rahat rahat bakabilmekte saklıdır.'' Sorumluluk böylece, başkasının ne diyeceği vurgulu dışsal bir kaynaktan, çocuğun kendisinin ne diyeceği vurgulu içsel bir kaynağa dönüştürülmüştür. Bu iç kaynağın adı vicdandır. -Doğan Cüceloğlu / İletişim Donanımları -
Aynada güzeldir güzelse yüz, çirkin yüz de çirkin elbet! Ölümden korkup kaçıyarsan eğer, kendi çirkinliğindir seni kaçıran...
Sayfa 165Kitabı okudu
576 syf.
9/10 puan verdi
Lise yıllarında arkadaşlarla elimizden düşürmediğimiz unutulması zor bir kitap.ben kimim sorusunu defalarca sordurmuştu bize...her gün aynada onlarca kez soruyorduk bu soruyu..tekrar tekrar okunması gereken bir kitap...
Sofie'nin Dünyası
Sofie'nin DünyasıJostein Gaarder · Pan Yayıncılık · 202036,5bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.