Anne, Allah'ın hilkat sırrıyla evladına bu kadar şefkatli olursa ya Allah, mahlukuna nasıl olur?
Isırdığı yerin sancısı hiçbir işkenceyle belirtilemez. O, yıldız yıldız fezayı yutmaya çabalayan korkunç ağız... Şüphe...
Keşke ben "Allah" kelimesinden başka ağzından tek söz çıkmayan bir dilsiz olsaydım.
Hristiyanlığın ruh rejiminde kadından kesilmek, İslamiyet'te ise ona doymak vardır. Kadından kesilmenin batıl dini, ahlâk ve hassasiyetini aşıladığı cemiyette kadını kasaplık bir et yığını gibi çengele asmak tezadına düşerken İslamiyet kadına gerçek mahiyeti veren hak din olarak onu örter. Böylece kadına gerçek değerini vermiş olur ve arada tezat diye bir şey bırakmaz.
Estetik, güzellik ölçüsü... Buna belli başlı ölçüler çerçevesinde riayet etmeyen İslam'ı bozandır. Hristiyanlık, bâtılı güzelleştirmeye bakarken bizim hakkı cirkinleştirmeye davranmamız Müslümanlık mıdır?
-" Hiç ölmeyecek gibi dünya, hemen ölecek gibi ahiret..."
İki dünya arası bundan daha muhteşem bir asma köprü kurulabilir miydi?
Kapitalizma ve Liberalizma; (Cemiyetin hakkını çalar.)
Sosyalizma ve Komünizma; (Ferdin hakkını çalar.)
Materyalizma ve Pozitivizma; (Ruhun hakkını çalar.)
Bakın, neler ve ne kıymetler köklerinden koparılıp nerelere ve hangi davalara kaydırılıyor da kendi öz imanının nispet ölçüleriyle beyni zonklayan biri, meydan yerine dikilip incelikleri dile getiremiyor.
Asıl bir müslümanın hususî hayatı yoktur. O, akşamın belirli bir saatinde kepenklerini indiren bir dükkancı gibi muayyen bir zaman çerçevesi içinde değil her an ve her mekanda müslüman ve mesûldür. Kenefte ve uykuda bile...
Medreseyi, ruhunu sımsıkı muhafaza ederek ıslah etmek gerekti. Bizse onları yıkmak ve yerine ne koyacağımızı şaşırmakla kaldık.