..özgürlüğünün doğurduğu bunalım, kişiyi, kendini nesnelerde aramaya götürmektedir; buysa kendinden kaçmanın bir türüdür ve bu öylesine güçlü bir eğilimdir ki çocuk, sütten kesilmeyle Bütün'den ayrıldığı an aynalarda, anasının babasının bakışlarında kendi yabancılaşmış varlığını yakalamaya çalışır. İlkel insanlar mana'da, totem'de yabancılaşırlar. Uygar insanlarsa bireysel ruhlarında, kendi bedenlerinde, adlarında, mallarında, yapıtlarında: Bu, sahiciliğe aykırı düşme konusundaki ilk eğilimdir.
Aynalarda Bir Kadın
"baktığım zaman bana onu göstermeyen bütün aynaları bir gün kırabilirim."
Sayfa 269 - Everest Yayınları - Dördüncü Basım - Ağustos, 2008Kitabı okudu
Reklam
Aşktan kesilmişim. Evet, yaşıyorum tek düze, oldukça derli toplu, dikkatli. Korkuyorum biraz. İçimin boşalmasından, ufkumun daralmasından, düşüncelerimi diri tutacak eylemlerden uzak kalmaktan korkuyorum. Kimi zaman da olağanüstü güçlü hissediyorum kendimi. Önümde yaşanacak uzun bir zaman olduğunu düşünüyor, tasarılar yapıyor, yeni kararlar alıyorum. Yüzüm eskisinden daha anlamlı görünüyor gözüme aynalarda. Eskisi kadar gözü kara olmasa da daha sağlam bir bakışım var hayat. Düşüncelerim daha derin ve esnek. Alçakgönüllü bir iyimserlikle, zamanını boşa geçirmemiş biri olduğumu söylüyorum kendine. Elindeki ham maddeye karşın bugünkü kadın olmak için çok uğraşmış birisi.
Gökanlam I. Hani nerde o yalancı kadınlar Söyleşen kapı önlerinde – kalın erik kokusu Bembeyaz örtülerde çürümüş karanlıklar Sızıp da köşelerden ve yağmur sularından Dökülen taşlıklara esmer, selçukî
Dönmeyecek
Beni kahverengi toprağa vuran belli belirsiz gölgede bulursun. Özlersin beni. Boğazına bir düğümüm artık. Alnında kara yazıyım. Gözünde kanlı gözyaşı, gamzene dökülen. Bulutlar karardı. Beklesen de gelmeyecek. Uzaklara göçtü sevdiğin o Türkçü! Sessiz öldü. Tantanasız, gürültüsüz. Gömdüler kartal yuvasına yakın. Sen kıymet nedir bilmezsin nankör kadın! Mum ışıkları yetmez aydınlatmaya geceleri. Sarmış dört yanı mahzun kurtların feryadı. Geri dönmeyecek, bekleme boşuna. Öldü sevdiğin o Türkçü! Sessizce, usul usul akan çay gibi kıvrıldı heybetli dağların eteklerine... Gözlerinde buğu, pişmanlığın taşları parçalar belki. Yumruğunu sıkıp çöksen de yere, parçalasan toprağı, dönmeyecek sevdiğin Türkçü. Çatık kara kaşlarını, gözlerini göreceksin baktığın aynalarda. Nefesini hissedip teninde uyanacaksın kabustan, gecenin bilmem hangi karabasan saatlerinde... Pişmanlık yakacak canını, gönlünde dikenli teller dolaşacak. Ne yapsan, nereye vursan başını? Biliyorsun sevdiğin o Türkçü bir daha geri dönmeyecek…
Sayfa 160 - Karina YayıneviKitabı okudu
soğuk kadınlar balladı soğuk kadınlardı usulca geçtiler koyu bir yalnızlığın kenarından adımları ürkekti değişiktiler kan mi sızıyordu dudaklarından başka bir yalnızlığa gittiler yosun yeşili aynalarda biriktiler kıpkızıl buğusu karanlığa dağılan tenha gözleri birer kilittiler uyanmışlardı vampir uykularından nasıl da ulaşılmaz fakat gündeliktiler kimbilir kaç yalnızlik eskittiler yoksa bir büyü mü baktığın zaman hem bir çoktular hem bir tektiler yorulmuş bir yanlışı yaşamaktan epeyce kadın gizlice erkektiler
Reklam
143 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.