Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
alper’den 700 lira borç aldım bugün israil devleti gömülsün diye karanlıklara! çünkü eğer borcu varsa bir mazlumun başka bir mazluma bir mazluma mazlum… sevgilim tam buraya uygun bir ayet bulamıyorum. oysa ne çok ayet vardı 90’larda… baktığımız her yerde ayrı bir allah gördüğümüz her peygamber yeni bir mağara. insan olmak bizatihi
Du bakali n'olecak?
Boğaziçi’nin Karadeniz Boğazına yakın Anadolu yakasında, deniz kıyısı üstünde bir çayevi… O çay evinin hemen bütün müşterileri, hep o semtin insanları olduklarından ve oraya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar. Çoğu da emeklidir. Emekli olunca konuşmaları doğal olarak geçim sıkıntısı, pahalılık, sürekli zamlar vb konular üstüne oluyor. O
Reklam
"Warner'la ben uçağı yakalamaya gidiyo..." "Uçak kaçırmaya." "Doğru, uçak kaçırmaya. Akşam olmadan. Ve şey, biliyorsunuz, bir koşu gidip J'yi geri getireceğiz, bim bam bom." Nouria'yla Sam bana geri zekalıymışım gibi bakıyorlar. "Bim bam bom," diyor Warner. "Aynen böyle" -ellerimi çırpıyorum- "bom. Oldu da bitti."
Sayfa 248Kitabı okudu
KAMBUR KERİM'İN HİKÂYESİ
Sıvas, mandayı kabul etmedi fakat, «Hey gidi deli gönlüm,» dedi, «Akıllı, umutlu, sabırlı deli gönlüm, ya İSTİKLAL, ya ölüm!» dedi. Kambur Kerim de böyle dedi aynen. Adapazarlıydı Kambur Kerim. Seferberlikte ölen
Sayfa 29 - Adam Yayınları
Sonunda Işık oldu Aynen İncil'in dediği gibi ama ne hemen oldu ne de kolay oldu 4 gün bitti ve 380 bin yıl geçti
Sayfa 148Kitabı okudu
kaç türlü Atatürk, kaç türlü Atatürkçülük
Şimdi bak! Atatürkçü yazarlarımız veya siyasilerimiz, CHP' olmayan siyasileri veya yazarçizerleri hikâye anlatmakla suçluyorlar. Yani onların doğru konuşmadıklarını, gerçekleri sakladıklarını, bize hikâye anlattıklarını, ikiyüzlü davrandıklarını göstermeye çalışıyorlar. Sonra siyasette örnek olarak Atatürk'ü ileri sürüyorlar. Yani demek istiyorlar
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Allah'ım! Sen nasıl miladi 6. asırda Ebû Eyyüb el-Ensari'nin hayatına bereket verdinse, bizlerin de hayatlarına bereket ihsan eyle. Nasıl Sen onun hedefine istikamet nasip ettinse, bizlerin de hedeflerine istikamet ver. Dün başka, bugün başka, yarın başka duruşların sahibi bizi etme. İmkânımız azken başka, gücümüz azken başka, cemaatimiz
Du Bakali N'olecak
Boğaziçi'nin Karadeniz'e yakın Anadolu yakasında, deniz kıyısı üstünde bir çayevi... O çayevinin hemen bütün müşterileri, hep o semtin insanları olduklarından ve oraya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar. Çoğu da emeklidir. Emekli olunca konuşmaları doğal olarak çoğunlukla geçim sıkıntısı, pahalılık, sürekli zamlar ve benzeri konular
Shakespeare, Moliere
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
Fıtık Amca, o dolaylardaki sinemalarda oynayan bütün filmleri seyredip “Hazret-i Ömer’in Adaleti” adlı yerli filmi uygun bulup karısına o filmi görebileceğini söylüyor. Necmiye... Genç kadının adı. Gidiyor sinemaya... Fıtık Amcanın içi pırpır... Ertesi akşam erkenden eve dönüyor. Oh, çok şükür Necmiye evde. — Necmiyaa? — Efendim. — Ne yaptın ben
Sayfa 18 - Du Bakali N’olecakKitabı okudu
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.