Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Falih Rıfkı'nın bir gazatede çıkan makalesindeki ;
“Ankara da yeni yapılan Çankaya da mabed yoktur. Burası tarihte, mabedsiz kurulan ilk şehirdir.” deyip sevinmesi haberini öğrenmesi üzerine babam ; "Yahu, mabedsiz memleket ne olur! Måbed bir memleketi ruh birliğine çağırır. Dinimiz tevhid dinidir, birlik dinidir. Muslümanların Allah'ı bir, Peygamber'i bir, Kitab'ı bir, kıblesi bir... Bu birlik aradan kalkarsa, aynen ipliği kopan, şirazesi kopan tesbihe döner. İpliğine bağlı olduğu müddetçe, tesbihi çekebilirsiniz, sayıyı gösterir, işinize yarar. İpliği koptuktan sonra tanelerin herbiri bir tarafa dağılır. Ne bir işe yarar, ne de bir kıymet ifade eder. Bu millet, din bağı koparsa, nasıl bir araya gelir, nasıl toplanır, ne iş yapabilir? Mabed, bu kadar işler, güçler, dertler, gaileler arasında, insanları ruh birliğine, gaye birliğine, hedef birliğine çağıran ve bu birleşmeyi temin eden mübarek bir vasıtadır. Mabedini kaybeden millet ruhunu kaybeder, her şeyini kaybeder..."
Sayfa 80
Manevî ziyafet ⚘
Dedemin duası - babamın dediği gibi - tutmuş, dört beş sene önce söylediği aynen tahakkuk etmişti. Şimdi evde, validelere, ninelere, halalarıma, yengelerime şöyle diyordu: "Bakın, Hafız Ali, Konya halkına ziyafet verir oldu. Konya'nın en büyüğünü ziyafet verir farzedelim. On, yirmi, otuz, kırk kişiye ziyafet verir. Verdiği ziyafet nedir?.. Çorba, yemek, bal, baklava... Birkaç saat sonra erir; yenmemiş gibi olur. Bir zaman sonra da unutulur gider... Hafız Ali onlara mânevî ziyafet veriyor. On kişiye, elli kişiye değil, yüzlerce binlerce kişiye Kur'an ziyafeti veriyor... Kur'an ziyafetiyle onların rûhu doyuyor, aklı aydınlanıyor, imanları kuvvet kazanıyor. Böyle hafız-ı Kur'an'ları ben medhetmişim ne çıkar! Onları İslâm'ın peygamberi medheder. Bu ümmetin en şereflileri kimlerdir, biliyor musunuz? Kur'an hafızı olanlardır..."
Reklam
"Yahu, mabedsiz memleket ne olur! Mâbed bir memleketi ruh birliğine çağırır. Dinimiz tevhid dinidir, birlik dinidir. Müslümanların Allah'ı bir, Peygamber'i bir, Kitab'ı bir, kıblesi bir... Bu birlik aradan kalkarsa, aynen ipliği kopan, şirazesi kopan tesbihe döner. "İpliğine bağlı olduğu müddetçe, tesbihi çekebilirsiniz, sayıyı gösterir, işinize yarar. Ipliği koptuktan sonra tanelerin herbiri bir tarafa dağılır. Ne bir işe yarar, ne de bir kıymet ifade eder. "Bu millet, din bağı koparsa, nasıl bir araya gelir, nasıl toplanır, ne iş yapabilir? Mabed, bu kadar işler, güçler, dertler, gaileler arasında, insanları ruh birliğine, gaye birliğine, hedef birliğine çağıran ve bu birleşmeyi temin eden mübarek bir vasıtadır. Mabedini kaybeden millet ruhunu kaybeder, her şeyini kaybeder..."
Dinimiz tevhid dinidir, birlik dinidir. Müslümanların Allah’ı bir, Peygamber’i bir, Kitabı bir, kıblesi bir... Bu birlik aradan kalkarsa, aynen ipliği kopan, şirazesi kopan tesbihe döner.
Mâbed bir memleketi ruh birliğine çağırır. Dinimiz tevhit dinidir, birlik dinidir. Müslümanların Allah’ı bir, Peygamber’i bir, Kitab’ı bir, kıblesi bir… Bu birlik aradan kalkarsa, aynen ipliği kopan, şirazesi kopan tespihe döner. İpliğine bağlı olduğu müddetçe, tesbihi çekebilirsiniz, sayıyı gösterir, işinize yarar. İpliği koptuktan sonra tanelerin her biri bir tarafa dağılır. Ne bir işe yarar, ne de bir kıymet ifade eder.
Üstad'la sayısız hatıramız oldu kuşkusuz. Şimdi aklıma geleni anlatayım. Üstad, defalarca telefon etmiş ve aynen şunları söylemiştir: "Yarın geliyorum. En yakınlarımızı topla. Has odamızın esrarını konuşacağız. Ben de Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, rahmetli Cahit Zarifoğlu gibi arkadaşları toplamışımdır. En yakınlardan kastı buydu. Oturup gece yarılarına, sabahlara kadar şiir konuşurduk, derin tasavvufi meseleler konuşurdu; edebiyat, fikir konuşurduk. Üstad'la bir araya geldiğimizde bizim, saatlerce ideoloji, din, kavga konuştuğumuz zannedilebilir. Hayır! Bunları konuşmazdık biz. Üstad, yukarıda konuştuğumuzu söylediğim şeylere, "has odamızın esrarı" derdi. Bu konuşmalarımızda, "Ben, odama geçmek için kanalizasyon temizliyorum. Benim esas söyleyeceklerim bunlardır. Ben, bunların adamıyım. Öteki meselelerle uğraşıyor olmam, kavgalarım işte, bu meseleleri konuştuğumuz düzenin, statünün, devletin oluşması içindir." gibi cümlelerle düşüncelerini anlatırdı. Üstad bir nizamın hasretini çekiyordu ve o nizamında da üstün fikir, yüksek sanat kaygıları, derin fikir ve felsefe tartışmaları, inceden inceye tasavvuf konuları vardır. Gerçekten biz, Üstad'ın asıl derinliğini, bu tür özel meclislerde tatmışızdır, yakalamışızdır.
Sayfa 148Kitabı okudu
Reklam
Annesinin vefatını anlatıyor Şeyh İsmail Çetin Hazretleri...
Annem yatalaktı. Beni uykudan uyandırdı. Yanına vardım. Babam kendisine somya gibi bir taht yapmıştı. Benden su istedi. Testi büyük olduğundan zapt edemedim, yuvarlandı, ama yine de yarım bardak kadar su aldım, anama verdim. Lamba yanıyor, lambanın ışığında bütün dikkatiyle bana baktığını gördüm... 'Gel öpeyim.' dedi, öptü... 'He
Sayfa 41 - Dilara YayınlarıKitabı okuyor
Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslam'ı
Kur’an-ı Kerim büyük mucizedir. Kendisi aynen kalır. Fakat her yeni zamanın insanları, onu, yeni bilgilere göre anlar ve hayran kalırlar. Mehmed Akif merhumun, “Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm’ı ” mısraı ile ifade ettiği de işte bu manadır.
160 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.