***** Büyük Üstad'ın tam bir uzlet ve inzivadan sonra, tekrar irşad ve cemiyet hayatına atılması, aynen İmam-ı Gazalî'nin hayatında geçirmiş olduğu o mühim ve tarihî merhaleye benzemektedir. Demek ki, Cenâb-ı Hak, büyük mürşidleri böyle bir müddet inzivada terbiye, tasfiye ve tezkiye ettikten sonra tenvir ve irşad vazifesiyle mükellef kılıyor. Ve bu sebebledir ki, bir mâ-i mukattardan daha temiz ve berrak olan yüreklerinden kopup gelen nefesler, kalblere akseder etmez bambaşka tesirler icra ediyor... Arzettiğim gibi, İmam-ı Gazalî'nin bundan dokuzyüz sene evvel ahlâk ve fazilet sahasında yapmış olduğu fütuhatı; bu asırda Bediüzzaman, iman ve ihlâs vadisinde başarmıştır. *****
Dinin emirleri, yasakları, İlahi kanunlar yani şeriat, hayat kanunları, tabiat kanunları, fizik kanunları gibidir. Fizik kanunlarına aykırı yapılan bir bina nasıl çökerse, hayat kanunlarına uymayan, aykırı hareket eden kişiler nasıl perişan olurlarsa; şeriat kanunlarına uymayan, isyan eden kimseler de aynen öyle çarpılır, perişan olurlar.
Sayfa 401Kitabı okudu
Reklam
... Zira madem ki bir âlim, Peygamberlerin vârisidir, o hâlde hak ve hakikatin tebliğ ve neşri hususunda, aynen onların tutmuş oldukları yolu takip etmesi lazımdır. Her ne kadar bu yol; bütün dağ, taş, çamur, çakıl, uçurum ve daha beteri: Takip, tevkif, muhakeme, hapis, zindan, sürgün, tecrit, zehirlenme, idam sehpaları ve daha akıl ve hayale gelmeyen nice bin zulüm ve işkencelerle dolu da olsa... İşte Bediüzzaman, yarım asırdan fazla o mukaddes cihadı ile bütün ömrü boyunca bu çetin yolda yürüyen ve karşısına çıkan binlerle engeli bir yıldırım sür'ati ile aşan ve peygamberlerin vârisi olan bir âlim olduğunu, ameli bir surette ispat eden bir zattır. Kendisinin; ilmî, ahlâkî, edebî, birçok fazilet ve meziyetlen arasında beni en çok meftun eden şey; onun o, dağlardan daha sağlam, denizlerden daha derin, semalardan daha yüksek ve geniş olan imanıdır.
Sayfa 288 - Kaynak Yayınları, 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
Namaz, Temizler
Hadis-i şerifte buyurulduğu gibi: "Evinin önünden, billur berrak bir ırmak akan kimse, günde beş defa bu ırmakta yıkansa, vücudunda kir namına bir şey kalır mı?" Resul-i Ekrem, bunu sahabe-i kiramına sorduğu zaman, sahabe hep bir ağızdan: "Kalmaz ya Resulallah!" diyorlar. "Kalmaz ya! Öyleyse, bu akan su ne ise, beş vakit namaz da odur. Beş vakit namaz kılan kimse, aynen o billur, berrak ırmakta yıkanan kimseye benzer..."
Sayfa 112 - Kaynak Yayınları, 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
“ İnsan bu, su misâli kıvrım kıvrım akar ya ”
demişti üstad Necip Fazıl. Evet kıvrım kıvrım, aynen su gibi, sabit değil değişken, statik değil dinamik, her gün farklılaşan, gelişen ya da gerileyen, büyüyen, ihtiyarlaşan, düşüncelerinin bir ânı başka bir ânını tutmayan, aciz ama aciz olduğu kadar da büyüklenen bir varlık.
Mâbed bir memleketi ruh birliğine çağırır .Dinimiz tevhid dinidir, birlik dinidir.Müslümanların Allah’ı bir, Peygamber’i bir , Kitab’ı bir , kıblesi bir. Bu birlik aradan kalkarsa, aynen ipliği kopan ,şirazesi kopan tesbihe döner. “Mâbed, bu kadar işler, güçler, dertler,gaileler arasında, insanları ruh birliğine, gaye birliğine , hedef birliğine çağıran ve bu birleşmeyi temin eden mübarek bir vasıtadır. Mabedini kaybeden millet ruhunu kaybeder,her şeyini kaybeder….”
Sayfa 81
Reklam
128 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.