Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayatın Anlamı
2.kısım Anlam sorunu Hayatın anlamı nedir?" sorusu neredeyse her sözcüğü so- runsal olan ender sorulardan biridir. Bu, son sözcük için de ge- çerlidir, çünkü dünya genelinde dini inancı olan sayısız insan için hayatın anlamı bir "ne?" değil, "kim?" sorusudur. Kendini işine adamış bir Nazi, Adolf Hitler'in
Düzyazıda bir şey söylemenin bir çok yolu vardır, şiirde ise sadece tek bir yol. "Çıplaklığıyla ışıldıyor yıldız" demekle "yıldız ışıldıyor, çünkü çıplak" demek aynı şey değildir. İkinci deyişte anlam bastırılmış ve sıradan bir açıklamaya dönüşmüştür. Şiirsel akımın gerginliği yumuşamıştır. İmge sözcüğün akılcılığını ve karşılıklı değişebilirliğini kaybetmesine neden olur. Sözcük de, dil de bir araç olmaktan çıkmıştır artık. İmgenin biricik ve nihai amacı olan sözcüğü özgün doğasına geri döndürmek daha şiddetli bir işlemin ön adımıdır. Şiirin büyülü eli ona dokunduğunda dil artık ne bir dildir, ne de akıcı ve ifade edici bir simgeler yumağı. Şiir dili aşar. Bu kitabın başında söylediklerim şimdi açıklık kazandı: Şiir dildir -düzyazının ve karşılıklı konuşmanın saldırısına uğ- ramadan önceki hâli- fakat aynı zamanda dilin çok ötesinde bir şeydir ve bu dil olmanın çok ötesinde bir şey oluşa sadece dil yoluyla ulaşabilirse de, bu oluşu dil açıklayamaz. Sözcüklerin içinden doğan şiir, sözcükleri aşan bir biçimde ortaya çıkar.
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
Sonuçta anlam söylemeye çalışmak; ya da daha doğrusu başka bir biçimde söylenebilen şeydir. İmgenin anlamı ise, bunun tersine, imgenin kendisidir: Öbür sözcüklerle söylenemez. İmge kendi kendisini açıklar. Söylemeye çalıştığı şeyi kendisinin dışında hiç bir şey söylemez. Anlam ve imge aynı şeydir. Bir şiirin kendi imgelerinden başka hiçbir anlamı yoktur. Bir sandalye gördüğümüzde, hiçbir sözcüğe başvurmadan anlamını derhal kavrarız: Gidip o sandalyeye otururuz. Şiirde de aynı şey olur: Şiirin imgeleri, dūzyazıda olduğunun tersine, bizi başka bir yere götürmez somut gerçeklikle burun buruna getirir. Quevedo sevgilisinin dudaklarını anlatırken, "buzdan ezgiler mırıldanıyor alaycı bir bükülüşle" der, ama aşağılamanın, kibirin buz beyazlığını anlatmaz bize. Kanıtlamaya başvurmadan bir gerçekliğin önüne çıkartır bizi: Dişleri, sözcükleri, ayrı olmanın gerçekliğini ansızın ve hepsini birlikte görürüz. Goya bize savaşın dehşetini anlatmaz: Savaşın imgelerini getirir önümüze. Göndermeler, açıklamalar, özetlemeler gereksizdir. Şairin söylemeye çalıştığı şey o diyor ki değildir. Cümleler ve ifadeler birer yol, imge ise kendi kendisine dayanan anlamın ta kendisidir. Anlam imgenin içinde başlar ve imgenin içinde biter. Şiirin anlamı şiirin kendisidir. İmgeler herhangi bir açıklamaya veya yoruma indirgenemezler.
Sayfa 122Kitabı okudu
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
232 syf.
·
Puan vermedi
İNCELEME DEĞİL DE DERS NOTU DİYEBİLİRİZ YA DA ÖZET :)
GİRİŞ Bir dili "zengin" ya da "yoksul" olarak nitelemek için gerekli olan ölçütleri açıklarken cevaplanması gereken bazı soruların listesi ile başlıyor kitabımız bu sorular, bir dildeki sözcük sayısının o dili zengin ya da fakir dil olarak belirlemede etkisi ; sözcüklerin nesneleri, evreni, insan davranışlarını ayrı ayrı
Türkçenin Zenginlikleri İncelikleri
Türkçenin Zenginlikleri İncelikleriDoğan Aksan · Bilgi Yayınevi · 2005143 okunma
Dilimizin yok edilişinin özeti!
“Dile son biçi mini veriyoruz; başka bir dil konuşan hiç kimse kalmadı gında alacagı biçimi. Sözlügü tamamladıgımızda, senin gibilerin dili yeni baştan ögrenmeleri gerekecek. Bana öyle geliyor ki, sizler asıl işimizin yeni sözcükler icat et mek oldugunu sanıyorsunuz. Oysa ilgisi yok! Sözcükleri yok ediyoruz; her gün onlarcasını, yüzlercesini
Sayfa 64 - SymeKitabı okudu
Reklam
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Marx ve Engels, yola çıktıklarında bir yol vardı ve sosyalist mücadele, Marx ve Engels’den önce başlıyor. "Sosyalist" sözcüğü ilk kez 1827 yılında, Owen taraftarlarının çıkardığı bir kooperatif yayınında kullanılıyor. Marx ve Engels, bu yola giriyorlar. "Sosyalist" sözcüğünün kaynağında ortaklık var; dernek veya cemiyet anlamındaki assosiasyon sözcüğüyle aynı anlam grubuna giriyor. Bu sözcükte bir beraberlik ve katılma yükü bulunuyor; "sosyal" sözcüğü de, bir iştiraki, katılmayı, birlikte yürüyüşü ifade ediyor. Bu sözcükle, "kompanyon" sözcüğü eş anlamlıdır; "kom" ve "pan" sözcüklerinin bir araya gelmesinden türüyor. "İle" ve "ekmek" sözcüklerinden oluştuğu için, "kompanyon" ve bunun özdeşi "sosyal" sözcükleri, birlikte ekmek yemeyi, yoldaşlığı anlatıyorlar. Bütün bu açıklamalar şunun içindir: "Sosyalist", ya da sosyalizm ile "komünist", ya da komünizm, sözcükleri arasında büyük ve önemli farklar bulunmuyor. Birbirinden ayrı anlam yükleri, daha çok pratikten geliyor. Bunun ötesinde sözcük anlamında, komünizm, biraz daha yakın beraberliği ve ortaklığı anlatıyor.
Sayfa 284 - Mızrak Yayınları
200 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Julian Mantle, elli yaşlarında ve ülkenin en ünlü avukatlarından biridir. Mesleğinde çok başarılı olan Julian, hayatta sahip olunabilecek her şeye de sahiptir: Kariyer, şöhret, para, özel bir jet, ada ve kırmızı bir Ferrari. Julian sürekli çalışmakta ama sağlığına hiç dikkat etmemektedir. Yoğun iş temposu nedeniyle bir duruşma sırasında kalp krizi
Ferrari'sini Satan Bilge
Ferrari'sini Satan BilgeRobin Sharma · Goa Basım Yayın · 200520bin okunma
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Reklam
Siyah kadife kutulu kelimeler...
Kavuşmak ve kavşak sözcüklerinin aynı kökenden geldiği bir dünyada Bütün dilleri, sözcükleri ve sesleri reddediyorum ! Sevenler için yeni bir dil yaratılmalı, her bir sözcüğünün ayrı anlam derinlikleri olan, her biri ayrı kutsal hazine gibi küçük el sandıklarında içi kadife kutularda saklanan kelimeler... Kutular açılıp siyah asil kadifelerin arasından çıkartılmalı kelimeler ve sana öyle sunulmalı diz çökerek, baş öne eğilerek. Sen kutsamalısın onları...
Karalama1
Son yıllarda çok kitap okuduğumdan olsa gerek, yazarlara özendiğim zamanlar oluyor. Bir şeyler anlatma, ahkam kesme, bir şeyleri tanımlama, o şey hakkında yargılarda bulunma ve o şey hakkında hüküm verme ihtiyacı mı desem bunun adına, bilemiyorum. O kadar anlatılmaya, tanımlanmaya, hakkında yargılarda bulunulup, hüküm verilmeye muhtaç konu varki,
Öte yandan on altıncı yüzyılın son çeyreğine kadar ‘Işık taifesi’ ya da ‘Işık insanı’ olarak adlandırılan halk toplulukları, bu tarihten sonra isim değiştirerek Alevi adını almış olsalar da; bu yeni isim de an­lam, köken ve söyleyiş olarak Luvi sözcüğünün çok uzağında değildi. Bilge Umar, Luvi dilinde başında ‘a ’ olan sözcüklerin, bu ‘a ’nın ihmal edilerek söylenmesinin çok yaygın bir kullanım olduğunu ifade ettiği, ‘Türkiye’deki Tarihsel Adlar’ adlı çalışmasında; “Ben, söz­cüğün Luwi dilinde yalnız Lu biçiminde değil Alu/Allu biçiminde de kullanıldığı kanısındayım” demektedir. Sayın Umar’ın bu kanı­sını güvenilir kabul ederek ‘lu’ ve ‘Luvi’ sözcüklerinin başındaki ‘a ’yı ihmal etmeden yazacak olursak karşımıza ‘ışık’ ve ‘Işık İnsanı’ karşı­lığı olarak, kulağımıza çok tanıdık gelen seslerle ifade edilen iki söz­cük çıkar: ‘Alu’ ve ‘Aluvi’. Luvi dilindeki ‘a/u’ve ‘Aluvi sözcükleri, Türkçedeki ‘alev' ve ‘Alevi’ sözcüklerini çağrıştırır ancak bu sözcükler arasındaki tek ben­zerlik, aynı seslerle ifade edilmeleri değildir. Bu kelimelerin hemen hemen anlamları da aynıdır. Türkçede ışıktan ya da ateşten çıkan yalı­ma, alev adı verilir. Türkçede ‘i’ eki, sonuna geldiği kelimeye aidiyet /mensubiyet kazandırır (tarih-tarihi, insan-insani vb. gibi). Alevi söz­cüğü de aleve ait olan, ışığa ait olan anlamında bir sözcüktür.
Sayfa 63 - KalkedonKitabı okudu
160 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Video: youtu.be/24zMQdq51Sw Olmayalı Oruç Aruoba'dan De Ki İşte, Zilif, Yürüme, Ol / An, Hani, Geç Gelen Ağıtlar, Yakın, İle, Sayıklamalar ve Çengelköy Defteri'nden sonra okuduğum 11. kitap. Olmayalı, 159 sayfalık felsefi bir kitaptır. Kitapta; aşk, ben, birey, çatışma, felsefe, mutluluk, ölüm, özlem, sen, sevgi, sevgili,
Olmayalı
OlmayalıOruç Aruoba · Metis Yayıncılık · 2016779 okunma
.... Medyaya nasıl direnilir? Enformasyon, pazarlama, haber, reklamcılık, iletişim, kampanya, kamuoyu… Her şeyden önce bu sözcükleri bizzat medyanın günlük hayatımıza, ekonomik-siyasi ve toplumsal retoriğimize dahil etmiş olduğunu hatırlatmakta yarar var. Genel yönelim, bu sözcüklerin herbirine yüklenen “olumlu” anlamın mutlaklığına duyulan
199 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.