“İnsan için de bulunduğu umutsuz koşullarda bazen bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır”
Ölüme yaklaştıkça düşüncelerimiz ne kadar bulanıklaşabilir? Neleri düşünürüz? Tarihini bildiğimiz ve çözüm için elimizden bir şey gelmeyen ölümün çaresizliği karşısında ne yapabiliriz?
Bu çaresizliğin verdiği acı bazen boşvermişlik bazen deliliğimize yol açabiliyor iki uca da çok yakın bir durum oluşuyor. Bu kitap ile bu iki durumu da gerçekten yaşıyormuşuz gibi hissettiriyor ve anlatıyor. karakterle birlikte aynı duyguları paylaşıyoruz. Bazen durumumuz karşısında kalan hayatımız boyunca 8 metrekarelik bir koğuşta çaresizce tat almaya çalışıyoruz. Bazen düşüncelere dalıp deliriyor ve halüsinasyonlar görüyoruz. Bazen geride kalanları anımsayıp daha da üzülüp kahroluyoruz.
Her ne kadar idam cezasının cinayetler için olması gerektiğini düşünsem de, kişi fark etmeksizin idama yaklaştıkça psikolojinin bu denli bozulması karşısın da insan kayıtsız kalamıyor. Üzülüyor kahroluyoruz. Özellikle, suçunuzu umursamadan sadece ölümünüzü şevkle bekleyen koca bir halk varken önünüz de varın siz düşünün çaresizliğimizi.
Kitapta uzunca bir önsöz bulunuyor. Önsözü asla atlamamanızı öneririm. Çünkü 18.yy da idam cezasının ne denli umursamaz bir biçim de verildiğini insanların canı bir hiçmişçesine ölüme mahkum edilmesini ve dönemin siyasetçilernin ne denli yozlaştığını sert bir eleştirel biçim de gözler önüne seriyor.
"Soğuk ve faydacı bir bakış açısına sahipti. Ona göre bu vahşi ve acımasız bir dünyaydı, hiçbir sıcak yanı yoktu; bu dünya da ne sevgi ne şefkat ne de ruhun o canlı nezaketi var olabilirdi."
Son zamanlarda okduğum beni en çok üzen kitap oldu.İnsanların sosyal ve duygusal durumlarına göre birbirlerini sevdiklerini açıkca gösteren bir kitap.Bir çok insan zeka geriliği olan kişilere karşı saygılı olduğunu iddia eder ama aslında böyle insanlarla karşılaştığında bir çok insan zorbadır. O yüzden önce kendimizden başlamalıyız bu dünya bu gökyüzü sadece bize ait ve bizim hizmetimizde değil.Bir çok canlı aynı dünyayı paylaşıyoruz. Eğer bunu yeterince anlarsak o zaman rahat ederiz.
Kitap muhteşem kurgusu anlatımı verdiği duygu .Charlie ve çevresindeki insanlarla yaşadıkları.Tüm duyguları yaşatıyor.Herkes okumalı...
Uzun zaman sonra tekrardan merhabalar efenim :))
Kitap hayatın içerisinde sıkışmış,toplumla, ailesiyle kendini bütünleştirememiş, hayatı öylesine yaşayan yani olursa olur olmazsa sorun yok düşüncesi ile yaşlayan Meursault'un gözünden dinliyoruz. Onun hayata bakış açısıyla kitabi okuyunca neden toplumla kendini birleştiremediğini anlasakta zaman zaman benide boşluğa doğru sürükledi belki de o nedenle kitabı yavaş okudum. Hayata bu kadar depresif bakmanın bize bir faydası olmasada zaman zaman bizde Meursault ile aynı duyguları paylaşıyoruz böyle dünya bir kocaman bir beyaz sayfanin ortasıymışta bizide tam o beyaz sayfanın ortasına atmışlar bembeyaz ve rahatsız hissettiren o boşlukta duruyormuşuz gibi hissederiz. Bu duygu durumu benim için kalıcı olmasada Meursault kendisini bu duygudan kurtaramıyor ne yazık ki. Insanlara, sevgilisine ki bu onun için olsada olur bir sevgili o kadar farklı ki bilemiyorum garip bir kitaptı. Hoş hayatının sonlarına doğru bazı şeyleri daha fazla düşünsede düşünceleri çokta değişmedi...
Velhasıl kitap toplumda kendini bir yere koyamayan hayata bakışıda depresif olan bir karakterin gözünden anlatılıyor.
Okumak isteyenlere şimdiden keyifli ve bol boşluklara düşmeli okumalar :))
Roman Petrov üç ay önce bombalı bir saldırıda yaralanıyor ve dizi zarar görüyor. Bir süre tekerlekli sandalyeye mahkum oluyor. Mafya lideri olduğu için insanlar onun hakkında konuşmaya başlıyor. Roman'ın sağ kolu bu durumu düzeltmek için sahte bir evlilik önerisinde bulunuyor. Roman sağlına kavuşmak ve bu söylentilerden kurtulmak için kabul ediyor. Bunun için rol yapabilecek birisine ihtiyaç duyuyorlar o kişide kendisinden 3 milyon dolar çalan Samuel Grey'in kızı Nina Grey oluyor.. Babasının hayatına karşılık Nina'ya 6 aylık bir anlaşmalı evlilik teklifi sunuyor. Nina kabul ediyor...
"Ben sana aşık oldum Roman."
"Öyleyse aynı duyguları paylaşıyoruz malysh."