-Peki asıl mesaj neydi?
İshak neyi sembolize ediyor olabilirdi?
-Hayatlarımız boyunca neye tutunuruz? Neyimizi korumak adına birbirimizi kırarız? Neyimizin üstüne kıyafetler giydirip, maskeler takarız? Nedir ölesiye savunduğumuz, en değerlimiz?? Ve aynı zamanda O’ nunla aramızdaki en büyük engelimiz?
-“Nefs”ti…İbrahim’ e rüyasında, Rabbi ile
''Yazdıkların şiir değilse kalsın”
…
“Aklınla yapayalnız baş başa
Nice alevli geceler geçtin”
…
“Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla”
Cahit Zarifoğlu
Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok
esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
üstad hz, bir cümlesi şudur:
‘temasül (benzeme,birbirine benzemek) tezadın sebebidir.’
yani, birbiriyle aynı olanlar anlaşamaz manası var burada. aynılık iticilik doğurur, fizikte de bu kural var artı artıyı iter, eksi artıyı çeker. demek ki farklılıklar bizi bir araya getirmeye sebep oluyor.
Allah(cc) birine malı fazla vermesinin sebebi nedir? tevziat yani dağıtım memuru. Allah azze ve celle halk etti insanları birisinin önüne fazlaca koydu (mal,mülk,para) yanı ne demek bu keyfine göre yaşa mı ?? nefis keyfe-mâ-yeşâ (nasıl isterse, istediği gibi) ister. oysa ki sen dağıtıcı memursun.(zekat)
fakat bir problem var! kişi bunu hissedemiyor, kişi durumu olmayan bir fakirin ihtiyacı olduğunu biliyor ama ihtiyacın o olduğunun farkında değil. onda olmadığını biliyor ama olmamak ne demek onu bilmiyor işte tam burada oruç devreye giriyor. kes şu mide musluğunu da o hali anla diyor ve ona karşı bir kıyas-ı nefs (nefsine kıyaslamak, kendine ölçü almak) yani empati oluşturuyor.
Üçüncü nükte
Oruç, hayat-ı içtimaiye-i insaniyeye baktığı cihetle çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:
insanlar maişet cihetinde muhtelif bir surette halk edilmişler.
Gözler önünde ardını görmene engel olan sisler gibi bu ara günlerim. Önünü, ardını göremiyorum günlerin, hatta saatler dakikaların.. Güzel görmek için ne yapabilirim ? İnsanı kendine iten aynı zamanda da kendinden alan şeye nedir; bir şekilde insan kendini bulabilmesi için neden önce kendini yitirmesi gerekir? Anlam veremiyorum.. Hayat
Hilafet, Rasûlullah (ﷺ)’den sonra Müslümanların din ve devlet işlerini düzene koyan, sorunlarını çözen ve yöneten nizam anlamını taşımaktadır.
Müslümanların başında adil ve ehil bir halife, yönetim biçimleri de şeriat (İslam kuralları) olduğu zaman ne kadar muazzam bir güce sahip olduklarını anlayan Yahudi, Hristiyan ve yerli şeriat düşmanları,
01- Bir şeyi seven onu çok anar. Demek ki Allah-u Zülcelâl’i sevmenin alameti, O’nun zikrini sevmek, kelâmı olan Kur’an’ı sevmek, peygamberini, veli kullarını ve O’na nispet edilen her şeyi sevmektir.
02- Dünyaya ait şeyleri sevmekten kurtulmanın çaresi, bu güzel şeylerin hakikatte güzel olmadıklarını, güzel oldukları kabul edilse bile fani ve
Doğu'nun ve İslâm Dünyasının hali insanı ürpertiyor. Yine bir mistiklik hüküm sürmekte ruhlarda, ama, bu başka bir mistisizm. Olumsuz bir mistisizm, kara mistisizm. Batı'dan gelme ne kadar kavram varsa onları en kısa zamanda mistik bir ışık halesinin içine almayı becermiş Doğu ruhu, Doğu mizacı. Bir vakitler Batı'ya karşı gurur
Tanrı'yı ve dinleri akademik bir çevrede konuşmak ne kadar mümkün ve doğrudur, bilemiyorum. Bilim bazı inanç temelleri üzerinde yükselmiş ve bunlar yıllar içinde birbirine öylesine kenetlenmiştir ki artık bunun dışında söylenen bir şey'in imkanına dair düşünmemek gerektiğine dair bir algı vardır.
Armstrong'un bir kaç eserini daha
Hindistan'ın siyasi birliğe ve demokrasiye İngiltere sayesinde ulaştığı şeklindeki iddianın en önemli ayaklarından biri de İngilizlerin 'hukukun üstünlüğü' kavramını getirdikleri tezidir. İngilizler sömürgeci amaçlarını meşrulaştırırken bu teze sıklıkla başvurmaktadırlar. İngilizlerin Hindistan'da kendilerine nasıl bir
BİR KİMSE ARIYORSA, GÖZÜ ARADIĞI ŞEYDEN BAŞKASINI GÖRMEZ, ÇOKLUK, BİR TÜRLÜ BULMAYI BECEREMEZ, DIŞARDAN HİÇBİR ŞEYİ ALIP KENDİ İÇİNE AKTARAMAZ, ÇÜNKÜ AKLI FİKRİ ARADIĞI ŞEYDEDİR HEP, ÇÜNKÜ BİR AMACI VARDIR, ÇÜNKÜ BU AMACIN BÜYÜSÜNE KAPILMIŞTIR.
Dermân arardım derdime, derdim bana derman imiş
Bürhân sorardım aslıma, aslım bana bürhân imiş
Nefs-i
_İnsan, Meleklerin Cevherindendir.
_Nurlu bir cevher, melek gibi marifet-i ilahi ile süslü olunca, elbette meleklerin arkadaşı olur.
_İnsanlar görünüşte insana benzeseler de hakikatte halleri başkadır. Kıyamet gününde manalar görünecektir.
_İnsanın içindeki ahlakın tamamı 4 kısımdır. Hayvan, canavar, şeytan ve melek ahlakları.
_Allah’tan başka
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte:
“Onu sevenleri, Allah’ın cehennemden uzaklaştıracağı için kızıma Fatıma adını verdim” buyurdu.
Peygamber Ocağının En Nadide Gülü Hz Fatıma
Nebiler Efendisinin son çiçeği… Rasulullah (s.a.v.)’ın dünyada neslini devam ettiren nur yumağı… Kızlarının en küçüğü… Cennet gençlerinin efendileri