Yusuf Akçura;
"Türk Ocakları'nın ilk işi, Türk'e Türklüğünü anlatmaktır. Türk'e Türk olduğunu anlatmak demek, onun harsını kafasına yerleştirmek, onu Türklükle iftihar edecek bir hale getirmek, onu sanat ve iktisat itibariyle yükseltmek demektir. Eğer Türk kuvvetli olursa mukabil temsil kendi kendine başlar.''
şeyh sait isyanı sonrası ismet inönünün türk ocağı delegelerine dediği;
"Vazifemiz Türk vatanı içinde bulunanları behemahal Türk yapmaktır. Türklere ve Türkçülüğe muhalefet edecek anasın kesip atacağız. Vatana hizmet edeceklerde arayacağımız evsaf her şeyden evvel o adamın Türk ve Türkçü olmasıdır."
Reklam
yusuf akçura ve etnik temelli ayrımcılık
23-25 Nisan tarihlerinde Ankara'da yapılan Türk Ocakları 1. Genel Kongresi'nde tartışmanın merkezini üyelik kriterleri meselesi işgal etmiştir. Kimi delegeler, sadece etnik olarak gerçek Türklerin üye alınması, gerektiğini savunarak, milli kimliği ırk temelinde ele almıştır. Yusuf Akçura, etnik temelli ayrıştırmaya karşı çıkarak, bağımsız iktisadi yapılar halinde zaten dağılmış, kaynaşamamış olan Türklerin bu kriterle iyice ayrışacağına dikkat çekerek, Türkçe konuşmanın ve Türklüğe hizmetin yeterli bir önkoşul olarak görülmesinin daha faydalı olacağını dile getirmiştir. Bu tercihin diğer etnik yapıları da kucaklayan bir yaklaşım olacağını da eklemiştir. Bu tartışmalardan sonra, üyelik koşulları "Türk Ocağı Yasası"nda şöyle belirlenmiştir: "Madde 5- Neslen Türk olan veya hars dolayısıyla tamamen Türk duygusu ve Türk dileği besleyen ve mazileriyle Türklüğe bağlı olduklarını ispat etmiş bulunan her kadın ve erkek Türk Ocağı'na aza olabilirler." (...) ."Madde 9- Türk olmadıkları halde Türklüğe herhangi bir suretle büyük hizmetleri sebkat etmiş olanlar İdare Heyeti'nin teklifiyle veya doğrudan doğruya Umumi Kongre tarafından fahri aza intihap olunabilirler."
Mustafa Kemal Paşa'nın Eskişehir ve İzmit'te düzenlediği basın toplantılarında Panislamist-Pantürkist politikaların geçersizliğini açıklaması, milliyetçiliği Misakı Milli coğrafyasıyla siyasal olarak sınırlandırması Türk Ocakları'nın yeni yönelimlerini de etkilemiştir. 1923 yılında toplanan Türk Ocakları İstanbul Kongresi'nde konuşan Hamdullah Suphi, Türk birliği siyasetini "dar milliyetperverlik" olarak eleştirmiş, ancak kültürel bir birliğin manevi güç kaynağı olacağını vurgulamıştır.
Yusuf Akçura;
"Garp sermayesinin Türkiye'ye girmesine taraftarım; fakat sermaye Türk tabiiyetini kabul ederek, tabir-i diğerle Türk menfaatine tamamen tevafuk etmek şartıyla girmelidir."
lozan öncesinde,
Avrupa'nın kapitülasyonlardan hala vazgeçmediğini belirten Akçura, "Türk cidden hür, cidden müstakil olmak istiyorsa, iktisaden hürriyet ve istiklal sahibi olmaya mecburdur" demektedir.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.