~~~~~~~~~~KİTÂB-I AŞK~~~~~~~~~~ Türk ve Dünyâ Edebiyatı’ndan aşka, sevdâya, muhabbete dâir alıntılar... Katkıda bulunmak arzu eden sevgili okurlar davetlidir; lütfen buyrunuz!.. 1 Sevgiliye sadakatin özü ve özeti, aşkını sır gibi saklamak, iyilik gördüğünde de, kötülük gördüğünde de bu tavrı değiştirmemektir... Kitab-ı Aşk, İskender Pala
Reklam
Hükmeden bir erkek, sevmeyen bir erkektir. Muazzam bir yabani canlılığa sahiptir, fetheden bir güce. Fetheder, insanları kendine boyun eğdirir, ama ne sever ne de anlar. O sadece bir güçtür, kendi kuvvetine doymuştur.
"Kimleri okursun?" sorusu "Dünyaya ve hayata nereden bakıyorsun?" da demektir bir yerde.
Arkadaşlık: İmkan mı Zorunluluk mu?
Dost ile arkadaş ayrımını yapmaya başladığımız andan itibaren bir şeylerin yolunda gitmediğini fark etmez miyiz aslında? Biri nedense daha yakındır bize. Diğeri ile ne yapsak yakınlaşamayız. Elektrik denen şey, o her neyse, ya tutar ya tutmaz ya da çarpar. İşte ilişkinin kökensel çetinliği burada kendini gösterir de biz bunu görme konusunda pek istekli olmayız.
Sayfa 13 - Gökhan Özcan
Kendim Olamıyorum
Çok okumakla övünsek de hayatta pek az kitaba ve yazara aşık oluruz. Pek az kitabı hayatımız boyunca aşkla tavaf ederiz. Hayran olduğumuz yazarlar genelde bize "tam da böyle düşünüyordum" ya da "Hiç bu açıdan bakmamıştım" dedirtenlerdir. İlk cümlemizin altında yazarın işaretleme gücüne karşı duyduğumuz hayranlık ve ona benziyor olmamızın mutluluğu ve gururu yatar: "evet tam da öyle, yalnız değilim!" Ikinci cümle ufak da olsa bir kıskanmanın, bir imrenmenin sonucudur: "benim neden aklıma gelmedi bu?" Birisine sevdiği yazarları sormamızdaki temel neden onun dünyaya baktığı noktayı anlamak isteği değil midir? "Kimleri okursun?" Sorusu "dünyaya ve hayata nereden bakıyorsun?" Da demektir bir yerde.
Sayfa 4 - Ömer Faruk K.
Reklam
61 syf.
10/10 puan verdi
Ayraç benim okuduğum ilk edebiyat dergisi. İçeriğinde gerçekten okunmaya değer şeyler barındıran bir dergi. Derginin ilk sayfalarındaki Ömer Faruk K.'nın denemesine ve Celal Şengör ile yapılan röportaja bayıldım.
Ayraç - Sayı 089
Ayraç - Sayı 089Ayraç Dergisi · Ayraç Dergi Yayınları · 201722 okunma
Zenginlik her kapıyı açıyordu ve yoksulluk ise güç bela açtığın kapıların yüzüne çarpılmasına sebep oluyordu.
Gerçek bizi ilgilendirmez, bunu bilmeyi istemeyiz. Çoğumuz evimizin güvenli, korunaklı çemberinde yaşamayı; dışımızda gerçekleşen kötü şeylere aldırmamayı öğreniyoruz. Duyarsız, duygusuz, empati yoksunu, masumiyetten uzaklaşmış bireylerin toplandığı bir karanlığa varıyoruz.
Zaman, gerçekten kötü, derin yaralar açan acıları silmiyor. İnsanın ruhunda derin izler bırakıyor. Sonraki hayatını yaşarken insan, durmadan peşinden sürükleniyor ve onun benliğine sirayet etme yetisini yitirmiyor.
Reklam
Dünyayı mutsuz insanların aşka olan tutkusu kurtarır belki de. Sevmeyi bilmeyen, öğrenmemiş biri evreni doğru gözlerle görebilir mi? Herhangi bir şeye karşı tutkusu olmayan bir insan, yaşama ne katabilir?
Çağımızın en büyük sorunu sevgisizlik ve tatminsizlik. Doyumsuz insanlar yığınıyız. Herkes kendine karşı dürüst değil. İyi yalancılarız. Kendine yalan söyleyen bir insandan huzurlu bir toplum düzeni beklenebilir mi? Sahtelikler yüzyılındayız. Bunu fark eden insanın işi daha da zor. Belki de bu nedenle usta yazar; her şeyi anlıyorum ve bu beni öldürecek, dedi. Anlamak, yavaş yavaş ölmektir.
İhtimâl
Bir mucize olmalı ve onu bu karamsar, güçsüz ve gösterdiği onca başarıya rağmen çıkamadığı daimi mutsuzluk halinden kurtarmalı. Kendini bulmasına yardımcı olacak bir el ya da bir hadise.
İhtimâl
Toplum içerisindeki statünüz ne olursa olsun hepimiz gün içinde birbirinden sahte insanlar, sahte gülüşler ve sahte ilişkilerle iç içeyiz. Dışarıdan bakıldığında bulunduğumuz konum bizi ne kadar dünyanın en mutlu insanı gibi gösterse de aslında hiçbirimiz göründüğümüz kadar mutlu yahut hayatından memnun değiliz.
Karanlık bir çağı yaşıyoruz. Bu çağın karanlığı, Ortaçağ'ın karanlığından da koyu. İnsanın 'insanlığı'nı yok ettiği bir çağ bu. 'İnsanlığı'nı yok eden insan, sonunda kendi hemcinsini yani 'insanı' yok ediyor. Dolayısıyla dünya, gittikçe karanlığını daha da yoğunlaştırıyor.
Resim