Bir sabah uyandım bütün dörtleri beş yaptım. Çıktım bir bir camları, caddeleri indirdim ses yok. İnsan böyle n'apar bilmem seni hele bak hiç bilmem Gidip ağaçları tutuyorum, çocukları çocukları öpüyorum Durdum bir yerden göğü, sokakları hep sokakları dinledim Evlerini deniz yıkayan bir kıyıdan bağırıyorsun bana Bir soluksuzluk bir duvarlar bir duvarlar duyamıyorum Böyle bir uzun karanlıktan bağırıyorum bağırıyorum.
İlhan Berk
İlhan Berk
İrin rengi bir ay yuvarlanır damlarda. Şimşeklerle aydınlanan ıslak camlarda Uzamış yüzler belirir: sen, hepsi de sen!
Oktay Rifat
Oktay Rifat
Reklam
ne güzel yazmışsın abim..
Ey kancık ve oynak deniz dibi hurdasın, Burdasın sen! Şu tüten dumandasın! Çayda, Tabakta, dolaptasın! Seni verir Niko Liranın üstünü uzatırken, seni yer, Seni içer cıgarasında, seni uyur, Seni bilir, seninle yatar geceleri. Bir yelkenli süzülür kapıdan. Bir yengeç Köşedeki masada yumar gözlerini, İri bir mercan keser oltayı ve dalar. Voliden sonra denize atılan, ezik, Iskarta balıklar gibidir, başı sonu Olmayan anılar. Niko atar onları. Düşler, bu kahvede yavru kediler gibi Oynaşırlar ayakaltında. Tutarsınız Birini, dizinize alır okşarsınız. Ana uzaktadır, peykede güneşlenir. Niko da uzaktadır. Durulan denize Ve maviye benzer. Yudumlar bulut rengi Akşam rakısını. Çatalının ucunda Tuzlu bir kalamar parçası, tabağında Bir düş kırıntısı, bir zeytin, dalar gider.
Oktay Rifat
Oktay Rifat
183 öğeden 201 ile 183 arasındakiler gösteriliyor.