9/10 puan verdi
·
Liked
Jean Bauberot’un Les Laïcités Dans Le Monde isimli kitabı 2008 yılında Türkçeye Dünyada Laiklik şeklinde çevrilerek yayımlanmıştır. Laiklik konusunda pek çok çalışma yapan Bauberot bu geniş kapsamlı çalışmasında laikliğin hem kavramsal gelişimine hem de toplumsal yansımalarına ilişkin tarihsel bir değerlendirmesini sunmuştur. Kitabın temel savı
Dünyada Laiklik
Dünyada LaiklikJean Bauberot · Dergah Yayınları · 20087 okunma
19. ve 20. yüzyıllarda meydana gelen ayrılıkçı milliyetçi hareketler neticesi yalnız kalan Türkler, kimliklerinin ne ve vatanlarının neresi olduğunu sorgulamaya başlamışlardır. Nitekim Balkanlar'ın yitirilmesiyle yitik vatan, milli belleğin gerisine atılmış: yeni bir Türk tarihi ve coğrafyası kurgulanarak edebiyatta Anadolu ve Asya'ya dönüş metaforu daha fazla işlenir olmuştur. Dilin ve kimi zaman dinin kıstas olarak alındığı bu yeni söylem. Anadolu Türklüğü ile Orta Asya Türklüğü arasında bir bağ tesis etmek istemiştir.
Sayfa 175 - Ontolojik Güvensizlik Ve Yeni Vatan Arayışları: Manevî Yurt, Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
II.Abdülhamit'in devleti dağılmaktan kurtarmak amacıyla giriştiği çabalara rağmen Ermeni, Kürt ve Araplar arasında ayrılıkçı hareketler hiçbir zaman hız kesmedi. Bilhassa Ermeniler 1878 Berlin Antlaşması'nda kendilerine vadedilen islahatların yapılmadığına gerekçe göstererek terör hareketlerine giriştiler ve 1904 yılında Sultan Abdulhamite suikasta bile yeltendiler. Arap milliyetçileri ise 1880'den itibaren Suriye'yi üs edinip faaliyet geçmişlerdi. Arap Milletinin Beyannamesi adıyla bir bildiri neşredilmiş ve bölgedeki Müslim ve gayrimüslim Arapların, Osmanlılara karşı birlikte hareket etmesi istenmişti. Bunlar, Arapçanın resmi dil olması, Surive ile Lübnan'ın birleşmesi, mahalli hükümet oluşturulması gibi konularda propaganda yapıyorlardı. Bu gizli teşekkülün üyeleri Osmanlı Devleti'nin müdahalesiyle Suriye'den çıkmak zorunda kalsalar da İngiltere'nin himayesinde Mısır'da faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiler.
Sayfa 230 - Yeditepe Yayınevi 1. Baskı Ekim 2022Kitabı okudu
DİASPORADA BU İŞTEN PARA KAZANANLAR VAR
1915 olayları hakkında bilen bilmeyen konuşuyor. Türkiye'de bir adet vardır, entelektüel, demokrat görünmek için, havasını atabilmek için memlekete küfretmek şarttır. Diasporanın isteği 'soykırım yaptırdık' dedirtmektir. 1915 olayları çok acı hadiselerdir. Bir mecburiyetten yapılmıştır. Devlet başka çare bulamamıştır. 19. yüzyıldan
Dinsel hareketlerde mezheplere bölünmek neredeyse bir sabitdir. Ayrılıkçı [schismatiques] hareketler her zaman orijinal imanın gerçek yorumuna kendilerinin sahip olduklannı ileri sürmüşlerdir.
bir başka mühim sonuç da, radikal laikliğin Türkiye’de radikal İslâmcılığın doğuşuna zemin hazırlamış olmasıdır. Bu sebeple Türkiye'deki radikal İslâmî hareketler, bir bakıma “laisizm dini”nin gayri meşru çocuğudur demek yanlış olmayacaktır. Bu hareketler, her ne kadar 1960'lı ve 1970'li yıllarda Mısır, Pakistan ve İran'daki hareketlerden etkilenmiş olsalar da, bu etkiler Kemalist ideolojinin yarattığı baskı ortamından beslenmekteydiler. Bugün cumhuriyet rejiminin başlangıçtan beri iki temel fobisi yani etnik kökene dayalı ayrılıkçı hareketler korkusu (etnofobi) ile İslâm'a dayalı –kimilerine göre irtica, kimilerine göre bastırılmış İslâm'ın dirilişi- denilen İslâmî hareketler korkusu (islamofobi) da bu zeminde temellenmektedir.
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.