Böylesi bir yangını görüp anlayabilmek, duyup içselleştirebilmek için, herkesin bir iç yangınının olması şart mıydı? Kim bilir, bu dağların, ormanların, denizlerin, göllerin, ovaların da kendine göre bir iç yangını vardı. Böyle olmasa yerden göğe kadar uzanan bu yangın, bu renk çılgınlığı evreni sarar mıydı?
Sayfa 89
Bazen kuş olup uçmak istiyordu ona. Işık olup akmak... Ama nerede? Böylesine bir gerçek olmadığı gibi, mucizede yoktu.
Sayfa 69
Reklam
Sözde taşı toprağı altınmış bu şehrin. Yanlış söylemişler. Taşı ayrılık, toprağı ise gurbetmiş.
Uzaklar, ses geçirmeyen duvarlar gibi aralarına girmişti.
Ankara'ya usul usul kar yağıyordu ve Ankara'nın karı saçlarına ne de güzel yakışıyordu zahmin... Ben seni ateşin içine çektikten sonra bile bana dokunamazdın. Öyle ben kokardın ki koynumdaki sana boylu boyunca uzanırdın. Yüzümün saçlarının değdiği yerlerinde acemi rüzgârlara esmeyi öğretirdin. Ellerini tutmak gusl’e sebepti ya, sıcaklık
288 syf.
·
Puan vermedi
·
16 saatte okudu
Bu kitabı çocuk edebiyatı final ödevim sayesinde okudum fakat saye mi yüzünden mi orası belli değil. Ödevimden parça parça cümleler alarak buraya bir inceleme bırakıyorum. Gül ve Ahmet adında liseye giden iki genç vardır. İkisi de Halfeti’de doğup büyümüş fakat Fırat’ın o hırçın suları bu gençleri ayırmıştır. Ahmetgil İstanbul’a taşınmış ve Gül
Ayrılıktan Çok Aşktan Fazla
Ayrılıktan Çok Aşktan FazlaMehmet Güler · Tudem Yayınevi · 200925 okunma
Reklam
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.