#küçükbrooklynfırını
“Pastada özel bişey var. Aşkı çağrıştırıyor. O, minik bir elin sarılışı gibi bir şey. Pastalar; Noel, kutlamalar, tatiller ve doğum günleri içindir. Düğünler için. Mutlu, çok mutlu günler için. Bu yüzden onları yapmayı seviyorum. Dünyanın daha fazla mutluluğa ihtiyacı var. “
Sophie’nin yaşadıkları hayatını alt üst etmeye yetmişti. Sevgilisinden aldığı ağır darbeyle ayrılmış ve gelen teklifi değerlendirerek New York’a bir yolculuğa çıkmıştır. Bir dergide yemek yazarı olarak çalışan Sophie aynı zamanda çok da hamarat lezzetli yemeklerinin sınırı yok. Bu fırsatı değerlendirerek hayatına yeni bir yön vermeye karar vermiştir.
Yeni çalıştığı dergide iş arkadaşı olan Todd ile tanışır. Bilmez ki yağmurdan kaçarken doluya tutulacağını. Yaşadığı ayrılıktan sonra aşka şimdilik kapılarını kapatmış görünse bile Sophie oldukça romantik naif bir karakter bence ve tam bir aşk kadını. Todd ise geçmişte yaşadıklarıyla ilişki adamı değil eğlence adamı olarak nitelendirir kendini ve aşktan korkar. Ama kibar ve iyi bir adamdır. Sophie ile hemen arkadaş olurlar ve onu kuzeninin küçük pasta fırınının üst dairesine yerleştirir. Bu fırın Sophie’ye çok iyi gelecek. Yeni arkadaşlar edinecek miss gibi pastalar kurabiyelerle zamanını geçirecek. Bu sırada şehre alışmasında da yine en büyük destekçisi Todd olacak. İkilinin her geçen gün yakınlaşması ve birbirlerine kariı oluşmaya başlayan tutkularıyla bakalım işler ne yöne doğru yol alacak. Sıcacık bir romantik kitap okumak, miss gibi Broklyn fırınına da uğrayıp buram buram pasta kokusu almak isterseniz bu kitabı tercih edebilirsiniz.
Mektupların da gözü, kulağı, kalbi vardır, derler; biliyor musun. Tabi ki içten, yürekten yazılan mektupların. Eğer öyle bir mektup yazdıysan mutlaka varır ve de sevdiğini bulur.
_Kanatsız uçmaya kalkışma!
_Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm.
_O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma!
_Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Amin Maalouf - Doğu'nun Limanları
Selaaam! Uzun zamandır merak ettiğim, sürekli elimin gittiği, her rafta gördüğüm ama bir türlü almadığım kitabı nihayet aldım ve okudum bitti bile :) Keşke bu kadar nazlanmasaymışım bu kitabı almak için. Çünkü çok beğendim. Kitaptaki olayları, İsyan'ın hayatını okumak beni çok üzdü. Kitap bence hüzün doluydu ama buna rağmen kendini çok sevdirdi. Ayrımcılıktan, siyasetten, devrimden, aşktan, ayrılıktan, mirasa kadar her türlü olayı barındırıyor.
İlk sayfalarını okurken böyle bir hikaye okuyacağımı düşünememiştim. Zaten giriş cümlesi bir başkasının hayatı olduğunu söylüyor ama yine de bu şekilde beklemiyordum.
Konusundan biraz bahsedip kitap ile ilgili azıcık bilgi verecek olursam, İsyan'ın babaannesi bir padişah kızı ve babasının ölümünden sonra psikolojik bir çöküş yaşıyor ve bir doktor ile evleniyor. Doktor ve babaannesi İffet'in çocukları oluyor. Bunlardan biri İsyan'ın babası. Bazı olaylardan sonra babası evleniyor ve oğlu İsyan doğunca, babası İsyan'ın devrimci olmasını, isyankar olmasını istediği için adını İsyan koyuyor. Ama o sadece doktor olmak istiyor.
Daha fazla konusunu anlatmayayım spoiler vermek istemiyorum. Ama gerçekten okunmaya değer bir hikaye. İsyan'ın hayatını okumanızı, karısına olan aşkını görmenizi istiyorum. Eminim çok seveceksiniz. Hepinize iyi okumalar!
Doğu'nun LimanlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202132,6bin okunma
-Biliyor musun anne, dedi Ahmet. İstanbul'un ağzı da fena kokuyor.
-Şehrin ağzı mı olurmuş oğlum?
-Neden olmasın. Ağzı da var, gözü de. Her şeyi var. Ama yalnız yüreği yok.