Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Böylesi bir yangını görüp anlayabilmek, duyup içselleştirebilmek için, herkesin bir iç yangınının olması şart mıydı? Kim bilir, bu dağların, ormanların, denizlerin, göllerin, ovaların da kendine göre bir iç yangını vardı. Böyle olmasa yerden göğe kadar uzanan bu yangın, bu renk çılgınlığı evreni sarar mıydı?
Sayfa 89
Bazen kuş olup uçmak istiyordu ona. Işık olup akmak... Ama nerede? Böylesine bir gerçek olmadığı gibi, mucizede yoktu.
Sayfa 69
Reklam
Sözde taşı toprağı altınmış bu şehrin. Yanlış söylemişler. Taşı ayrılık, toprağı ise gurbetmiş.
Ankara'ya usul usul kar yağıyordu ve Ankara'nın karı saçlarına ne de güzel yakışıyordu zahmin... Ben seni ateşin içine çektikten sonra bile bana dokunamazdın. Öyle ben kokardın ki koynumdaki sana boylu boyunca uzanırdın. Yüzümün saçlarının değdiği yerlerinde acemi rüzgârlara esmeyi öğretirdin. Ellerini tutmak gusl’e sebepti ya, sıcaklık
288 syf.
·
Puan vermedi
·
16 saatte okudu
Bu kitabı çocuk edebiyatı final ödevim sayesinde okudum fakat saye mi yüzünden mi orası belli değil. Ödevimden parça parça cümleler alarak buraya bir inceleme bırakıyorum. Gül ve Ahmet adında liseye giden iki genç vardır. İkisi de Halfeti’de doğup büyümüş fakat Fırat’ın o hırçın suları bu gençleri ayırmıştır. Ahmetgil İstanbul’a taşınmış ve Gül
Ayrılıktan Çok Aşktan Fazla
Ayrılıktan Çok Aşktan FazlaMehmet Güler · Tudem Yayınevi · 200924 okunma
Reklam
-Biliyor musun anne, dedi Ahmet. İstanbul'un ağzı da fena kokuyor. -Şehrin ağzı mı olurmuş oğlum? -Neden olmasın. Ağzı da var, gözü de. Her şeyi var. Ama yalnız yüreği yok.
Serseri adam, dedi kendi kendine. İşte böyle efendi ol. Kırmadan, dökmeden konuş. Az önce uzakları yakın etti o tekmelediğin alet. Gül'ün sesini alıp getirdi o bana. Ağızsız dilsiz mi sanırsın o aleti? Senin gibi insan kılıklılardan daha fazla canı var onun.
Ama yine de sevgisini, sevdasını anlatamazdı. Bir şeyler mutlaka eksik kalırdı. Çünkü ayrılıktan çok aşktan fazlaydı yaşadıkları. Sözün, yazının gücü yetmezdi ki tüm bunları anlatmaya...
Çalışmazlarsa, iş güç sahibi olmazlarsa yutardı bu şehir onları. En yakın akrabadan bile bir dilim ekmek alamaz olurlardı.
Reklam
Tadı kaçmıştı artık buraların. Bundan sonra ne varsa büyük kentlerde vardı.
Sayfa 61
Aysel git başımdan ben sana göre değilim Benim için kirletme aydınlığını Ben kötüyüm, karanlığım, biraz çirkinim...
Seven sevdiğine mektup yazsa?
Mektupların da gözü, kulağı, kalbi vardır, derler; biliyor musun. Tabi ki içten, yürekten yazılan mektupların. Eğer öyle bir mektup yazdıysan mutlaka varır ve de sevdiğini bulur.
Sayfa 147Kitabı okudu
Gerçek mutluluk kavuşma da mı, yoksa onu arama, bulma heyecanında mıydı?
Sayfa 166Kitabı okudu
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.