Aysel git başımdan ben sana göre değilim Benim için kirletme aydınlığını Ben kötüyüm, karanlığım, biraz çirkinim...
Tadı kaçmıştı artık buraların. Bundan sonra ne varsa büyük kentlerde vardı.
Sayfa 61
Reklam
Çalışmazlarsa, iş güç sahibi olmazlarsa yutardı bu şehir onları. En yakın akrabadan bile bir dilim ekmek alamaz olurlardı.
Ama yine de sevgisini, sevdasını anlatamazdı. Bir şeyler mutlaka eksik kalırdı. Çünkü ayrılıktan çok aşktan fazlaydı yaşadıkları. Sözün, yazının gücü yetmezdi ki tüm bunları anlatmaya...
Serseri adam, dedi kendi kendine. İşte böyle efendi ol. Kırmadan, dökmeden konuş. Az önce uzakları yakın etti o tekmelediğin alet. Gül'ün sesini alıp getirdi o bana. Ağızsız dilsiz mi sanırsın o aleti? Senin gibi insan kılıklılardan daha fazla canı var onun.
-Biliyor musun anne, dedi Ahmet. İstanbul'un ağzı da fena kokuyor. -Şehrin ağzı mı olurmuş oğlum? -Neden olmasın. Ağzı da var, gözü de. Her şeyi var. Ama yalnız yüreği yok.
Reklam
288 syf.
·
Not rated
·
Read in 16 hours
Bu kitabı çocuk edebiyatı final ödevim sayesinde okudum fakat saye mi yüzünden mi orası belli değil. Ödevimden parça parça cümleler alarak buraya bir inceleme bırakıyorum. Gül ve Ahmet adında liseye giden iki genç vardır. İkisi de Halfeti’de doğup büyümüş fakat Fırat’ın o hırçın suları bu gençleri ayırmıştır. Ahmetgil İstanbul’a taşınmış ve Gül
Ayrılıktan Çok Aşktan Fazla
Ayrılıktan Çok Aşktan FazlaMehmet Güler · Tudem Yayınevi · 200925 okunma
Ankara'ya usul usul kar yağıyordu ve Ankara'nın karı saçlarına ne de güzel yakışıyordu zahmin... Ben seni ateşin içine çektikten sonra bile bana dokunamazdın. Öyle ben kokardın ki koynumdaki sana boylu boyunca uzanırdın. Yüzümün saçlarının değdiği yerlerinde acemi rüzgârlara esmeyi öğretirdin. Ellerini tutmak gusl’e sebepti ya, sıcaklık
Sözde taşı toprağı altınmış bu şehrin. Yanlış söylemişler. Taşı ayrılık, toprağı ise gurbetmiş.
22 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.