Hz Yusuf'un başından geçenler sinema ve roman tekniği bakımından da bize çok şey vermektedir. Süre, farklı mekânlarda, farklı zamanlarda çok farklı mahiyette cereyan eden ve birbirlerine etkili mesajlarla bağlanan olayların başarılı bir kurgusunu vermektedir sanki”, Hadiseler birbirinin devamı gibi olsa da arada okuyucuların kendi hayal dünyalarının zenginliği ölçüsünde doldurmasına imkân veren boşluklar bırakılmıştır. Bir olay baştan sona düz bir çizgi halinde anlatılmamış, araya başka bir konu konulmuş, tekrar bir önceki konudan kesit verilmiş ve sonrasında başka bir olaya geçilmiştir. Bazı çağdaş resim, fılm ve roman sanatlarında olduğu gibi insanın hayal dünyasına asla sınır konulmamış, okuyucu hayal gücünde ve yorumunda serbest bırakılmıştır. Kadının erkeği bir odaya kapatıp erotizmin zirvesi denilebilecek bir ifadeyle “Haydi, işte seninim” demesi bile, olayların ve konuşmaların bütünü içinde insanın nefsini sırılsıklam esir alacak mahiyette olmayıp insan yüzüne düşen bir yağmur tanesi gibi naif ve ilham vericidir. Üstelik burada kadının adı gizli tutulmak, bundan sonraki konuşmalara yer verilmemek ve hiçbir ayrıntıya girilmemek suretiyle olay daha da soyut ve gizemli hale getirilmiştir. Bütün bunlar kafiyeleri, cinasları ve ses uyumları ile şiirsel bir üslupta okuyucuya nakledilmiş, böylece sürenin başında dikkat çekilen kıssaların en güzel olma vasfı şekilsel olarak da gerçekleştirilmiştr.
Sayfa 1224 - Nusret ÇamKitabı okudu
İnsan yoksulsa, küçücük basit ayrıntıya da dikkat etmek zorunda olurdu, çünkü insanlar acımasızdı, acımak nedir bilmezlerdi.
Reklam
Belleğin güvenilir bir yapısı olmadığını, aramakta olduğum 'geçmişteki gerçek'in ise bu güvenilmez kaynağın koridorların dan bize biçim değiştirerek ulaştığını kendi deneyimlerimden de biliyordum. Üstelik ruhbilim de, son yıllarda büyük aşama yapmış olan beyin araştırmacılığı da belleğin güvenilmez bir yapısı olduğu gerçeğini doğruluyordu. Insanların yaşadıkları olayları, birçok ayrıntıya dikkat etmeksizin, kendi ilgi alanla rının süzgecinden geçirerek belleklerine kaydettikleri; zaman la ise bu kayıtların, insanın kendi içinde geçirdiği dönüşüme uygun olarak yeniden biçimlendiği, başka belleklerin aktardığı öznel ek bilgilerle sürekli renk değiştirdiği doğruydu. Anıları mızın: 'gerçeğimiz' olduğunu düşündüğümüz bu bellek kayıtla rının büyük bir bölümü kurmacaydı.
Sayfa 13
"Çoğu insan sohbet esnasında size ne söylediğine dikkat etmez. Sözler bir kere ağızdan çıkınca unutulur gider. Ama bir dolandırıcı her ayrıntıya kulak kesilir... Terapide olduğu gibi, o insanın içine girmeye, küçük şeylerden kim olduklarını anlamaya çalışır.
Sayfa 137Kitabı okudu
Milena’yı okuyorum. Çok seviyorum. Bütün büyük yazarlar gibi Kafka da en küçük olaya, en dikkat etmediğimiz ayrıntıya, en küçümseyip geçtiğimiz bir duyguya, düşünceye canlılık kazandırıyor; onları işliyor, tatlı, Kafka’ca bir yapı kurmaya bakıyor. Sonra ne oluyor? “İyiyim Milena” gibi basit bir söz edince bile, taptaze bir güzellik, esenlik kuruyor içimizde. Artık o “İyiyim Milena” sözü erişilmez oluyor; sanki bir yaşamı taşıyor üzerinde, sanki gelmiş geçmiş bir edebiyatı diriltiyor.
Dante’nin islâm literatüründen ilahi adalet kavramını, şeytanın kimliğini ve araf konseptini araklamasının dışında, bu ana kategorilere girmeyen diğer ufak amma önemli bazı ayrıntılar var. Bunlar da insanı gülümseten, ’’Artık bu kadar da olmaz!’’ dedirten türden ayrıntılar. Örneğin, Dante’nin Cehennem’inde hiçbir şekilde sağa dönülemediğini biliyor muydunuz? Hristiyanlar bu ayrıntıya pek dikkat etmemiş olabilirler amma biz Müslümanlar biliriz ki ‘’sağ’’, İslâm’da hayırdır. Hakeza, amel defteri, cennete gideceğe sağdan verilir. Yine İbn Arabi, Fütühat’ında bu konulara değinmektedir. Yine bazı miraçnâmelerde Hz. Peygamber’in (Sav.) yolu kurt ve aslanla kesilir. İlahi Komedya’da da Dante’nin yolu aynı bu iki hayvan tarafından kesilir, Dante bunlara ek bir de Leoparı ekler. Zira o, eserinde her şeyi üçe tamamlamaya çalışır. Dante’nin miraçnâme anlatılarında yaptığı en önemli değişiklik de budur. Eserinin omurgasını Hristiyanlığın Baba, Oğul ve Kutsal Ruh üçlemesine, yani Teslis inancına uygun olarak çatar. Eserinin her bir bölümünün 33 kantodan, mısraların 3’er satırdan ve cehennemin katmanlara ayrılırken 3 ve katlarından oluşmasının arkasında yatan espri budur.
Sayfa 192Kitabı okudu
Reklam
84 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.