Bütün büyük yazarlar gibi Kafka da en küçük olaya, en dikkat etmediğimiz ayrıntı­ya, en küçümseyip geçtiğimiz bir duyguya, düşünceye canlılık kazandırıyor; onları işliyor, tatlı, Kafka'ca bir yapı kurmaya ba­kıyor. Sonra ne oluyor? "İyiyim Milena" gibi basit bir söz edin­ce bile, taptaze bir güzellik, esenlik kuruyor içimizde. Artık o "İyiyim Milena" sözü erişilmez oluyor; sanki bir yaşamı taşıyor üzerinde, sanki gelmiş geçmiş bir edebiyatı diriltiyor.
Üstelik ruhbilim de, son yıllarda büyük aşama yapmış olan beyin araştırmacılığı da belleğin güvenilmez bir yapısı olduğu gerçeğini doğruluyordu. İnsanların yaşadıkları olayları, birçok ayrıntıya dikkat etmeksizin, kendi ilgi alanla­rının süzgecinden geçirerek belleklerine kaydettikleri; zaman­la ise bu kayıtların, insanın kendi içinde geçirdiği dönüşüme uygun olarak yeniden biçimlendiği, başka belleklerin aktardığı öznel ek bilgilerle sürekli renk değiştirdiği doğruydu.
Sayfa 6 - İletişim e-kitapKitabı okudu
Reklam
Sosyal devrim için sadece ulusalcı devrim(ler) bile yeter.Burada çok önemli bir ayrıntıya dikkat çekmek gerekir: Bu teorik çözümlemede, sık sık yinelediğimiz gibi tek ülkede ulusalcı devrimden bahsetmiyoruz... Ancak evrensel bazda ulusal devrimci güçlerin birbirleriyle irtibat halinde olarak bu stratejik devrimsel hareketliliğin olması için harekete geçmesi ve bütün mazlumlar coğrafyasında ulusalcı devrim sürecinin oluşturulması halinde “ulusalcı devrim” teorisi başarıyla fiili­yata geçirilebilir, etkilileşerek pratikleşir. Tek ülkede ulusalcı devrimin her zaman faşizme kayma tehlikesi vardır. Biz Türk devrimcileri, Türkiye’nin ulusalcı devrim sürecinin kavramsal ifadesi olan Kemalizmi de, bu şekilde algılayarak, Avrasya perspektifinde, mazlumlar perspektifinde düşünmeliyiz. Yani sözgelimi, Recep Pekerci, faşizan, sözde Kemalizm ideolojisi yerine Mustafa Kemal’in öz düşüncesine çok daha yakın olan Kadrocu (dolayısıyla Galiyevci) Kemalist tavrı benim­semeliyiz. Bizi Türk dünyasına ve mazlumlar dayanışmasına götürecek tarz budur.
Dolandırıcılar üzerine önemli bilgiler
Çoğu insan sohbet esnasında size ne söylediğine dikkat etmez. Sözler bir kez ağızdan çıkınca unutulur gider. Ama bir dolandırıcı her tür ayrıntıya kulak kesilir... Terapide olduğu gibi, o insanın içine girmeye, küçük şeylerden kim olduklarını anlamaya çalışırsın. Ve hepsi küçük şeylerin içinde saklıdır. Şeytan ayrıntıda gizlidir... Sana açılmalarını sağlayacaksın. Genelde sen kendinle ilgili bir şey söylersin - iyi bir dolandırıcının her zaman bir hikayesi vardır. Sonra birden konuyu değiştireceksin. Gelişi-güzel. Aniden. Her şey olabilir... Konuşmanın akışını bozacak herhangi bir şey on kerenin dokuzunda o kişi söylemiş olduğu şeyi tamamen unutur. Ardından işe koyulabilirsin. Ama hemen değil. Sabırlı olman gerek. Bir iki ay sonra. Sana ne dedilerse kendine uyarlayıp, hassas noktalarına dokunacak şekilde Sanki kendi hikâyenmiş gibi geri anlatacaksın. Bam! O noktadan sonra artık ne istersen alabilirsin.
Geoffrey Chaucer ve İngiliz Edebiyatı (Başlarken)
Milton ve Shakespeare’le birlikte İngiliz edebiyatının üç devinden biri olan Geoffrey Chaucer tahminen 1340-43 yılları arasında doğmuştur. Babası John Chaucer adında bir şarap tüccarıdır. Chaucer adının geçtiği ilk yazılı belge Ulster kontesi Elizabeth’in 1357 tarihli harcamalar defteridir. Bu defterde, bu isimde bir içoğlanına (page) elbise
ayrıntıya dikkat.!!!
Hayat kimi zaman süprizler sunar insana. Karalık ilişkiler ağının geride bıraktığı önemsiz gibi görünen ayrıntılar kimi zaman bir araya toplanır da sarpa sarar insanın bütün hayatı.
Sayfa 29 - timaş
Reklam
Bu nokta bir ayrıntıya dikkat çekmek gerekir: Tercüme faaliyeti sadece çevrilen eserlerle ilgilenen ve onları imali fikir eden bir felsefe okurları grubu oluşturmakla kalmadı. Kuşkusuz çevrilen eserlerle ilgilenen insanların tamamının bu eserleri bir filozof derinliğinde okuduğu iddia edilemez. Lakin genel olarak oluşan felsefe okurları grubu, bir filozoflar cemaati haline geldi ve İslâm’ın ilk filozofu kabul edilen Kindî, sahih bilgilere göre Grekçe bilmeyen ve sadece çevrilen eserlerin Arapça tashihlerini yapan bir düşünürdü. Böylesi bir filozofun veya filozoflar grubunun yetişebilmesi için çevrilen eserlerden ziyade bizzat çeviren irade ve zihnin felsefî meselelerle ilgi düzeyinin belirleyici olduğunu tahmin etmek güç değildir. Bu durumu kavramak için günümüzde Batıdan yapılan çevirilerin İslâm dünyasında oluşturduğu sonuca kabaca bakmak yeterli olacaktır. Tanzimat’tan beri yaklaşık iki yüz yıldır Batı dillerinden Türkçe’ye ve diğer İslâm ülkelerinin dillerine çeviri yapılmaktadır. Fakat klasik dönemde olduğu gibi henüz İslâm dünyasında insanlığın kendine bîgâne kalamayacağı bir filozof görmek zordur. Bu sebeple son iki yüz yılda yetişen Müslüman filozoflar kimlerdir diye sorulsa bir çırpıda cevap vermekte zorlanırız. Oysa hicrî ikinci yüzyılın sonunda Müslümanlar felsefe eserlerini tercüme ederken, henüz tercüme süreci tamamlanmadan büyük bir filozof yetiştirdi.
Ömer TürkerKitabı okudu
Ayrıntıya dikkat!
Gece ile gündüzün dünyanın güneş etrafında dönmesiyle meydana geldiğini bilmemiz ve göklerle yer arasındaki uyumun "çekim" ya da çekimdışı bir olaya bağlı olduğunu tanımamız, evren sahnesi karşısında duyduğumuz heyecanı azaltmaz. Zaten bunlar, doğru olabileceği gibi, yanlış da olabilecek varsayımlardır. Her iki durum da bu evren harikasını ve onun ince ve ilginç kanunlarını değiştirmez. Bu kanunlar, hangi isim verilmiş olursa olsun, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün değişmesinde etkin olan bir kudretin ve gerçeğin belirtileridir.
Sayfa 326 - Hikmet Yayınları, 2001; Âl-i İmrân, 190: "Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün değişmesinde akıl sahipleri için şüphesiz deliller vardır."Kitabı okudu
Mesela siz şurdaki sardunyayı beğenirsiniz, a ne kadar güzel, dersiniz. Babam değişik bakardı. Gider ordaki en olmadık dikeni görürdü. Herkes bu gül ne kadar güzel derken, o oturduğu yerden kıyıdaki köşedeki dikeni görürdü. Yani tamamen apayrı bir şeye, ayrıntıya dikkat ederdi. Tabii o ayrıntılar, şiirde çok güzel bir şey olurdu.
99 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.