Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
kitapçıkız
kitapçıkız
@ays06
Finans
İşletme fakültesi
ANKARA
ANKARA 1973, 1 Şubat
609 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Edebi değeri olmayan bu tarz kitaplarda kendini tekrar etmek ve herhangi bir olayı, semti, evi vb. şeyleri gereğinden fazla detaylandırmak beni okuduğum kitaptan soğutup sayfaları atlayarak okumamama sebep oluyor ve bir de bilinmedik bir dile yer verilmesi okuma ahengini bozuyor.
Bu kitapta da aynen bunları yaşadığım için öylesine okudum bitti diyeceğim.
Egeli kızımız ile Karadenizli oğlumuzun aşkını anlatıyor kitap.
Okumak isteyene keyifli okumalar.
Öncelikle sigaradan nefret eden biri olarak bir romanda bu kadar yoğun bir şekilde sigara kullanımının ön plana çıkması ve bunu bu kadar çok içen birinin bir kanser hastası olması keyfimi kaçırdı. Ayrıca kahramanımız bir sahaf ve okumaya aşık bir insanken bu iğrenç tiryakiliği cehalet örneği olarak gördüğümü belirtmek isterim. Kahraman bu kadar çok sigara içiyorsa bunu yazan kişi de mutlaka ondan eksik değildir diye düşünüyorum ve bu kitabı çok sevmememe rağmen varsa başka kitaplarını okumayı istemiyorum.
Gelelim romanımıza...
Ağlayarak okumaya başladım ve ağlayarak kitabı sonlandırdım. Abimi de kanserden kaybettiğim için bazı sahneler çok ağır geldi bana. Kahramanımızın adını kitabın sonunda buldum. Adı çok güzel bakalım adı gibi olacak mı sonu? UMUT
Umut 20 yaşında, Demet e aşık evlenecekler ama bu illet hastalık erken yaşta yapıştı yakasına aile öğrenince yıkıldı hepsi. hastalık hem hastayı hem yakınlarını perişan ediyor. Umut'un babası İzmir de bir doktor buluyor tedavi orda olacak ama yalnız gitmeyi kafasına koymuş, tek başına gidiyor İzmir'e ve gidiş o gidiş bir daha ne memlekete ne de Demet'e dönmüyor. Taakii 20 yıl boyunca.
Yazmaya başlayınca insan her şeyi anlatmak istiyor. Ama elbette yazmayacağım. Aile bağları, arkadaşlık bağları, kitap aşkı çok güzel işlenmiş bir hikaye okuyacaksınız. Ama sorunlardan kaçmakla sorunların bitmediğini de tekrar tekrar okumak sinirlendirecek sizi .
Elimden bırakamadığım güzel bir romandı.
Üzücü ama okumak keyifli.
Elbet bir gün sahiplerini bulacağı umuduyla kayıp eşyaları toplayan kahramanımız miras olarak bu görevi yardımcısı Laura ya bırakıp gidince, bütün mirasın sahibi olan Laura sorumluluklarının bilincinde kolları sıvayıp çalışmaya başlar. Yalnız değildir ama. İyi bir ekibi var.
Orta karar bir kitap. Okudum bitti.
Keyifli okumalar.
Okur Takip Önerileri
Öncelikle nefis bir romandı onu söylemeliyim. Yazarın okuduğum ilk romanı. Bilerek almadım ama bundan sonra bilerek alacağım.
Kenan Bey iş adamı, İngilizce öğrenmek istiyor. Nazan kasabalı bir kız ah ediyor vah ediyor ailesini ikna edip üniversite okumaya Bursa'ya geliyor. Son sınıfta Kenan bey ile yolları kesişiyor ve öğretmen olarak ona ders vermeye başlıyor. Ve gizli aşk dumanları daha ilk derste çıkmaya başlıyor. Berna zengin bir aile kızı ama kocasının kaçamağını il önce belki anlıyor belki anlamıyor. Anladığında geçicidir diye göz yumuyor.
Nazan ve Kenan doludizgin aşk yaşarken hayat nelere gebe kimse bilmiyor.
Bilmek için okumak gerekiyor.
Keyifli okumalar.
Doğumdan itibaren yaş aldıkça farkındalığımız artmaya başlar. Sonra hayatla ilgili meşguliyetler devreye girer. Meşguliyetler yoğunlaştıkça farkındalık azalmaya başlar. İşte bu aşamadan sonra farkındalığı artırmak için biraz çaba gerekir. Bu çaba da öncelikle kendimizi unutmamak sürecidir. Farkında olursak unutmayız. Nerden geldik nereye gidiyoruz...
Farkındalığımızı besleyebilecek sürekli bir döngü var ama alana ama görmek isteyene. Eğer niyet görmekse, almaksa bir şekilde seni bulur. Eğer farkında olmak istiyorsak burada irade devreye giriyor.
İradeyi Allah insana yüklüyor, seçim hakkını ona veriyor. Bu seçimde hayatımıza Allah'ı severek mi unutarak mı devam edeceğimiz esas mesele.
Tanımadan sevmek söz konusu olabilir mi?
Yaratıcıyı tanımadan verdiği nimetleri görmeden etrafımızda ki her şeyi zaten varmış, var olması gerekiyormuş gibi sıradanlaştırırsak, nimetleri yok sayarak olması gereken buymuş gibi davranırsak farkındalığımızı kaybederiz. Bu da bizi nankör yapar.
Saygıdeğer hocamız farkındalığın önemini öyle güzel anlatmış ki bu kitapta, ayetlerle ve örneklerle de harmanlayarak şahane bir yapıt ortaya çıkarmış.
Tüm inanan kardeşlerimizin okuması dileğiyle.
Keyifli okumalar.
Kitaptaki son tarihine göre 27 yıl ve Doğan Hoca ile Arzu Hanım ölene kadar da devam edecek olan harikulade bir gizli aşkı anlatıyor roman. Kim demiş aşkın ömrü 3 yıldır diye. Bu ömür boyu. Çünkü birbirlerini tüketecek, en çirkin yanlarını görecek kadar bir arada yaşamadılar ki. Hep özlem, hep özlem.
Doğan Hoca'nın öğrencisi Arzu. Önce dükkana gelip giden sohbetiyle renk katan öğrenci, sonra acabalarla duyguların yoğunlaşmaya başladığı ama hocanın kendine bile itiraf edemediği hisler ve devamı.
Yanlış evlilikler, musmutlu-heyecanlı gizli aşk. (Özenmesin kimse)
Elinizden bırakamayacağınız sevgiliye sevgi dolu bir roman.
KEYİFLİ OKUMALAR
Geçmişini daha küçükken hasta annesinin ölümüyle tamamen kaybetmiş bir çocuk. Tek bilgimiz anne ve babası evlenmeden Deryal'e hamile kalan Yalınay Derya'nın şehit haberiyle hayattan koparak evden kaçar ve izini kaybettirir.
Deryal sokaklarda belanın, pisliğin içinde, ıslahevinde kendine yer bulmaya çalışan bir çocuk. Bir şekilde yolu Adem ile kesişir ve can olurlar.
Burcu aslında farklı bir şekilde Deryal'in hayatına girmek için çabaladı ama aşık olacağını ya da delicesine sevileceğini hesaba katmadı.
Özellikle bir yerde aşırı öfkeleneceğiniz ama sevginin gücünü sonuna kadar hissedeceğiniz güzel bir roman.
Keyifli okumalar.
Tarzım olmayan bir kitap. Aşırı fantastik.
Boş beleş bir konu. Film olarak nefis. Ama kitap olarak bence gereksiz.
Tarz olarak sevenler vardır elbette.
Aslında bu kitabı il çıktığı yıllarda okumuştum ama okudum diye işaretlemediğim için emin olamadım tekrar okudum. İyi de ettim. Sevdiğimiz kitaplar akılda kalmaması nedeniyle unutulmasın diye belli bir zaman sonra tekrar okunmalı bence.
Yazarın tüm kitaplarını alıp okumak istiyorum ama fiyatlar korkunç artık, ikinci eldene bakayım biraz.
Gündüzsefası yazarın diğer kitapları gibi naif, akıcı ve nefis.
Tekneler caddesinde yüzen evlerde geçiyor hikaye. Kendinden yirmi yaş kadar küçük Penny ile evlenen çapkın ve yakışıklı ressam Dexter ın sakin gibi görünen çalkantılı hayatını anlatıyor.
Yıllar sonra bu hayat Ada ve Alex ile devam ediyor. Ada çocuğunu ve eşini yakın zamanda kaybeden bir acılı kadın. Yaralarını iyileştirmek için tekneler caddesinde bir ev kiralıyor. Ev elbette yıllar önce orda yaşayan ve kaybının gizemi çözülemeyen Penyy ve Dex'in evi.
Gizemler, acılar, aşklar ile yoğrulmuş harika bir roman. Hala okumadınız mı??
Keyifli okumalar.
SADECE 10 PUAN YETMEZ *******10
Bu bir kitap değil... Bu bir şaheser, bir başyapıt, bu bir tarih, bu bir kültür.
Bu kitap anlatılmaz bu kitap Setterhan dedenin torunu ile beraber her fotoğraf karesinde başlayan yolculukla tarihin sayfalarında beraber gezerek birebir orda bulunarak yaşanır.
Hikayemizi Setterhan dedenin torunundan dinliyoruz. Onunla beraber çıkıyoruz yolculuğa.
Tebriz Halı Taciri Yiğit Setterhan... Ne oldu da sen Tebriz'i, Taht-ı Süleyman'ı Sehend dağını, Mirza Han'ı ve ve ve Azam'ı terk edip de Trabzon'da ömrünü nihayete erdirdin. Kimdi seni oralara sığdıramayan, kimdi seni Karadeniz'in bu güzel toprağına, denizine bağlayan.
Büyükannenin baba evi "eski ev"in fotoğrafına bakarken kahramanımızla beraber geçmişte yaşam başlıyor. Trabzon meydanındayız. Tellalın Seferberlik naraları arasında Balkan harbi olduğunu anladığımız seferberlik çağrısı.
Ve fotoğraflarla yolculuğumuz başlıyor.
Kimlerle tanışmıyoruz ki... Eski Trabzon, Büyükhanım, Hacıbey, İsmail, Zehra...
Muhacirlik ne demek acılar içinde yaşayarak öğreneceğiz. Büyükhanım'ın muhacirlikte emanetlerine nasıl sahip çıktığını gözyaşlarıyla okuyacaksınız.
İran, Tebriz, Taht-ı Süleyman, Mirza han, Çiçek Hala, Piruz....Piruz sen kimsin nasıl girdin Setterhan'ın hayatına.
Sayfalar dolusu yazabilirim bu incelemeyi. İnceleme demek yanlış oldu bu geçmişe yolculuğumu, tanıdıklarımı, bağ kurduklarımı, gittiğim yerleri, gördüklerimi, leş kargalarını, ateşi, cehennemi, cenneti, aşkı...
Seni tekrar okuyacağım Nar Ağacı.
Keyifli Okumalar.
Mutlu musunuz?
Sabah erken kalkıp minareden duyduğum ezan sesiyle pencereyi açmak güne gerçekten mutlu ve huzurlu başlamamı sağlıyor. Camı açıp havayı teneffüs ederken Yaradan ı anarak doğayı kucaklamak benim en sevdiğim meditasyonum.
Çalışan bir kadın olarak hem evime hem işime hem kendime yetmeyi yıllar içerisinde öğrendim. Bu da en büyük mutluluk kaynaklarımdan biri. Parasız mutluluk olmayacağını bilecek kadar realistim ama para en büyük mutluluktur demeyecek kadar da akıllıyım.
Milyarder ve Keşiş de tam da böyle hayatta nasıl mutlu olunabilir sorusunu cevaplıyor. Kendi içsel yolculuklarını hayatlarına nasıl empoze ettiklerini birbirleriyle paylaşarak, birbirlerine yeni ufuklar açıyorlar.
Kitabımız gerçekten çok güzel ve akıcı bir dille yazılmış. Mutlu olmak isteyen herkes mutlaka bir şeyler bulur bu kitapta.
Keyifli okumalar.
Rabbimin nasip edip verdiği evlatlarına sevgi dolu bir anne olarak Anne-Evlat kavramı gerçekten çok hassas bir konu. Taşıyıcı annelik kavramını hiç bir zaman anlayamadığım gibi kabul etmem de imkansız. Kitapta Sara ve Danny 15 yaşında aşık liseliler. Daha çocuklar. Sara hamile kalınca Sara'nın anne babası bu çocuğu asla kabul etmeyeceklerini mutlaka evlatlık verilmesi gerektiğini çocuklarının aklına kazıyarak işledikleri için sara ne olup bittiğini anlamadan bebeğine yeni anne-baba bulmak zorunda kaldı. Ama bilmiyorlar ki annelik içgüdüsü o evladı öyle kolay ter etmez.
Danyy ise olandan bitenden habersiz çünkü annesi öyle olmasını istedi. Sizin hakkınızda kendi iradeniz dışında karar veren kişiler olunca böyle kim bilir kaç çocuk ne olduğunu, kime benzediğini bilmeden büyümek zorunda kalıyor.
Olan olmuş Sara hamile kalmış, kürtaj zamanı geçmiş ama bence en büyük suçlu Sara'nın annesi ve babası. O bebeği kabul etmeyerek herkesin hayatını mahvettiler.
Duygu yüklü, güzel, okunası bir kitap.
Keyifli okumalar.
****10*10
Nerdeyse hıçkırarak ağladığımı ASLAAA itiraf etmiycemm...
Ahh Bommarito kızları VE HENRY...
Vietnam gazisi bir babanın 3 kız ve bir oğlu.
Ama baba savaş travmalarından kurtulamayıp evi terk edince parasızlık inanılmaz zor hayat şartlarını beraberinde getirir.
Anne çalışır ama o da bu kadar yoklukla, sorunlarla, çocuklarla ve gururuyla baş edemediği zamanlarda kendi çukuruna düşer günlerce orda debelenir.
Henry özel bir çocuk ama Isabel in dediği gibi -en normalimiz Henry.-
Babasızlık, annenin kendi uçurumları, parasızlık, Henry'nin özel durumu üç kızda da ayrı ayrı travmalar oluşmasına sebep olmuş. Ayrıca bir de sonrada aileye katılan büyükannemiz var.
O kadar çok şey yazmak istiyorum ki en sevdiğim kitaplar arasında yerini alan bu roman hakkında. Ama okumadan, Henry, Isabelle, Cecilia, Janie'yi anne River'ı Cecilia'nın kızlarını uçak pilotu büyükanneyi :)) tanımadan, yaşanılanları kendiniz yaşıyormuş gibi hissetmeden, Bommarito kızlarıyla ağlayıp onlarla kahkaha atmadan (şunu da belirteyim kendileri biraz da çılgınlar) emeklerini görmeden sadece kelimelerle bu hayat anlatılmaz.
Okuyun mutlaka diyorum.
İnanılmaz bir namus cinayetinin kitabı. Suçlu olup olmadığını anlayamadığımız Santiago Nasar'ın ikiz kardeşler tarafından nasıl canice katledildiğini adım adım izliyorsunuz hikayede. İşin en kötü yanı tanıyan herkes okurun izlediği gibi izliyor. Birkaç kişi bir şeyler yapmaya çalışsa da korkunç sona engel olamıyor. Peder bile hakkettiğini düşünüyor belli ki engel olmaya niyet bile etmiyor.
Ilk başladığınızda isim kargaşası yoruyor okurken ama hikayenin anlatımı o kadar akıcı ki bu kargaşa sonlara doğru yok oluyor.
Olay namus cinayeti evet ama kurban gerçekten Suçlu mu bunu anlamak mümkün olmadı. Kalbim suçsuz diyor ama kız niye özellikle ismini veriyor.
Topluma mal olan bir cinayet, korkunç ölüm şekli ve kafamızda sorularla biten nefis bir roman.
Keyifli okumalar.
Ya Rabbim sağlıklı olarak bana verdiğin her uzvum için sana sonsuz şükürler olsun. Sağlığımın kıymetini her an bilip hep şükredenlerden olmayı nasip et.
Bu kitabı okuduktan sonra eminim şükür kelimesini çok kullanmışsınızdır. Ya da farkına varmadıysanız sadece okuyup geçtiyseniz siz zaten ölüsünüz.
Enfes derecesinde iğrenç ötesi bir kitaptı. Kavram kargaşası yaşattım dimi. Çünkü bende yaşadım bunu.
Körlük salgını yayıldıkça, körler arttıkça ne kibarlık, ne hijyen, ne medeniyet kaldı her şey uçtu gitti. Korkunç bir durum ortaya çıktı. Güç ve zorbalık orda da kendini hemen gösterdi. Ama her suçun mutlak bir cezası olduğunu da gördük okudukça. Sadece doktorun karısının daha çok ve daha çabuk müdahale edeceği durumlarda sadece izlemesi beni şaşırttı. Kim bilir belki de ilahi adalet için her şeyin bir zamanı var olduğunu mu gösterdi.
Elinizden bırakmadan, ıığğ diyerek okuyacağınız harika bir roman. Kesinlikle okuyun. Eminim üzerinizde izi kalacak.
Keyifli okumalar.
