Gözlerim pınarlarına biber ekilmiş gibi yanıyor,ağlamamak için dişlerimi sıkıyordum.
Ne ilginç bir ülkeydi benim ülkem, birbirinden çok farklı dünyaların ve yaşamların iç içe geçtiği, iç içe yaşandığı... Ben dış halkaların birinde durmuş, içe doğru bakıyordum, anlamaya çalışarak... İç halkalara ait insanların duygularına, mantık yapılarına, beklentilerine, düşünce sistemlerine o kadar yabancıydım ki, sanki birkaç mahalle öteden değil, başka bir gezegenden geliyordum.
Reklam
Şimdi bir köprü uzanıyordu, St. Petersburg'dan İstanbul'a. Karlı ormanlardan geçerek, su kenarına inşa edilmiş, kubbeleri altın yaldızlı kentleri geride bırakarak, bir başka masmavi suyun kenarına kurulmuş, ince uzun minarelerinin kalem kalem göğe uzandığı mistik kente ulaşan, görünmez, şeffaf bir köprü.
Yalnızdım, çünkü acı sadece tek kişilikti. Korku tek kişilikti.
Ağlamak
Bir süre sonra gözyaşları akamaz olur, insanın içi de dışı da kururmuş. İstese de ağlayamazmış artık. Ben de öğrendim, iyi biliyorum bunu.
Ruhu ölmüş
Ruhu ölmüş biri, sevmeyi becerebilir miydi? Ancak, bunca yıldır sevmeye alıştığından, alışkanlıklar da insanda yer ettiği için, seviyor zannedebilirdi belki.
Reklam
869 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.