Felsefe ile saadet olur mu? Son dönemlerde tüm kişisel gelişim kitapları, sosyal medya ve programlar aracılığıyla bize reçeteler sunuluyor. Prozac’ı bırak Platon’a bak. Her sabah bir aforizma oku mutlu ol. Biraz Nietzsche biraz Kierkegard biraz da Spinoza ekledik mi hayatımıza artık mutlu olmamak için hiçbir neden yok. Bu kadar basit mi? Roger Pol Droit bize bu işin o kadar da basit olmadığını gösteriyor. Aslında yazar, mutluluk felsefesi üzerine düşünmeye yönlendiriyor. Felsefenin mutluluk peşinde koşmanın aksine gerçeği aradığını, dolayısıyla felsefenin ödevinin, rahatsızlık ve huzursuzluk vermek olduğunu belirtiyor.
Kitabı okuduğumuzda şaşkına dönüyoruz. Yıllardır bize dayatılan mutluluk reçetelerinin aslında çok da yanlış anlaşıldığını gösteriyor. Aslında felsefenin varoluşunun amacının düşünceyi sıkıntıya sokmak, inatla sıkıntılardan ve rahatsızlıklardan oluşan bir sistem kurmak olduğunu belirterek, yaşamı basitleştirdiğini ve dinginleştirdiğini sanmanın bir yanılsama olduğu gerçeği ile yüzleştiriyor. Felsefe sadece mutluluk demek değildir aksine Sokrates’in dediği gibi önce kendi bilmektir, kendini tanımaktır. Yazarında söylediği gibi; felsefe yaşamı bir patchwork gibi ele almamızı sağlar; içinde aklın ve akılsızlığın, yaşamın ve ölümün, coşkuların ve acıların, umutların ve hayal kırıklıklarının, direncin ve sabırsızlığın karıştığı bir patchwork. Mutlu etmez felsefe; iyi ki de etmez. Unutmamak gerekir ki mutluluk bize, sadece bize bağlıdır.