sima
@aysimasn
Can yakanın canı yansin
22 Ağustos
368 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
canım Werther gel gidek
Öyle tek Werther'in acıları felan yok bu kitapta. Herkesin ortak acıları, dillendiremedikleri şeyler de var. Okuduğum zaman mı yanlış, kitap mı etkili, 
Johann Wolfgang Von Goethe mi çok usta ben anlayamadan kitap bitti. Sayfa 150'de "Kalbim acıyor, yanıyor, parçalanıyordu ama bana ne olduğunu ve ne olacağını bilmiyorum. Ölüm! Mezar! Bu sözleri anlamıyordum...." Diyor genç Werther. Bende birebir aynı şeyleri derdim. Neyse keyifli okumalar. Yine kitabın hepsi içime işledi.
Okur Takip Önerileri
ben Martin'le kalabilirim
Nerden başlayalım, nasıl başlayalım bilmediğim, bilemediğim bir kitap 
Martin Eden .Üstümden kamyon geçmiş gibi hissediyorum. Dedim ki hep 
Jack London kitaplarını okurken tatlıyı sona bırakacağım yani Martin'i. Yinede dayanamayıp okudum. Jack'in önceki kitaplarında dikkatimi çeken şey 1800'lü yılların sonunda bile o kadar fazla kelime birikimine sahip ki ben çok şaşırıyorum bütün kitaplarını okurken. İlk defa duyduğum kelimelerin anlamlarını okudukça yok artık dedim. Günümüzde bile yeni yeni favori olan kelimeleri önceki kitaplarında gördüm. Neyse Martin bana çok geçti. Kimliksizliği, kendini bir yere ait hissetmemesi,kitap okuyarak araştırarak bu işin içinden çıkacağı düşüncesi ama okudukça aradığını bulamaması. Tam çabalamış uğraşmış istediği gibi bir yazar olmuş, her konuda bilgi birikimi yapmış, kimlere kimlere kafa tutmuş,merak ettiği burjuva sınıfına dahil olmuş ama yine tam olamamış, eksik kalmış. Kitabı elinizden düşürmeden okuyorsunuz, her şeyin yoluna girdiğini düşününce hopp derin sulardasınız. Güle güle Martin çok mutluyum seninle tanıştığım için .
hangimizin içinde oblomovculuk yok ki?
Şimdi şöyle bir şey hissediyorum bu kitap ile ilgili; hemen yanı başımda bir divan var, üzerinde yamalı ropdöşambırı ile yatağa uzanmış bir Oblomov. Önünde bir sehpa, sehpanın üzerinde en son ne zaman okunduğu bilinmeyen, açık kalan yaprağı artık sararmış tozlanmış bir kitap, bir kaç evrak, mektup. Her an yanımıza pis Zahar söylenerek, bir şeyleri devirerek gelebilir. Oblomov anlatıyor, bıkmadan usanmadan, ses tonu hep aynı ne yükseliyor ne alçalıyor. Melankoliye bağlanmış bir şekilde dinliyorsunuz. Anlattıkları çok önemli de değil, önemsiz de. Ama sürükleyici. Ha bide şey var Şholtz! Her şeyi bilir. Oblomovluktan hoşlanmaz. Kuralcıdır, planlıdır, akıllıdır amma dostu Oblomov'a da kıyamaz. 
Oblomov böyle bir kitap işte. Ben keyif aldım, karakterlerle yaşadım, duygu geçişleri çok güzeldi. Keyifli okumalar
Eylül'de bitti
Aslında hiç birşey yazmak istemedim ama yinede duramadim. 
Eylül edebiyatımızın psikolojik romanlarından. Ben okurken çok yoruldum ve sıkıldım. Aynı şeyi farklı cümlelerle tekrarlanmış gibi hissettim. Karekterleri çözemedim. Bir yükseldiler bir indiler. Neyse ya bilemedim. Halbuki çok merak ediyordum ve beklentim yüksekti belki ondandır.
bir Server Bedi polisiyesi
Uzun zamandır polisiye okumuyordum, çok özlemişim meğer. Aynı zamanda 
Peyami Safa'nın okuduğum ilk kitabı. Bir Selma varmış işte, Selmada selmaymış hiç spoiler vermek gibi niyetim yok tek solukta okunacak aşkla dostluğun, arkadaşlıkla ihanetin, intiharla cinayetin karıştığı bir roman keyifli okumalar
İki Deli
Tanrım! Ne okudum ben. Dostumuz 
Fyodor Dostoyevski iki deliyi bulup; konuşturmuş, ne konuşturması be! Hayat vermiş, nefes vermiş...1848'de ilk kez bir dergi için uzun hikaye şeklinde 
Beyaz Geceler'i yazıyor. Ayrıca Fyodor Dostoyevski'nin Osmanlı Türkçesine yapılan ilk çevirisi Beyaz Geceler'dir. Yeni Mecmua dergisinde yayınlanmıştır. Çok keyif alarak okudum. Kahramanımız adsız bir hayalperest. Kızımız 17 yaşında ne istediğini bilmeyen aşka, sevgiye aç bir kız. Diyaloglar çok iyi.Benimde anılarının canlandığı bölüm vardı.##$##gonderiIdler:153560887.$$#$$ Kitapta düşünüp dururken, birden kızıyorsunuz, gülerken üzülüveriyorsunuz. Bir de bakmışsınız ki S.Peterburg'da boş boş dolanıveriyorsunuz. Keyifli okumalar
Kitabı dünden başlayan kar yağışı ile okumaya başladım.Baya empati kurarak okudum. 
Tipi 3 hikayeden oluşuyor. İlk hikaye adını aldığı tipi. 
Lev Tolstoy'un şöyle bir özelliği var ayrıntıları muhteşem.Ama öyle böyle ayrıntı değil. Aklımıza gelmeyen en ince ayrıntılar, detaylar. Okurken gözünüzün önüne birebir eksiksiz geliyor. 2. Hikaye Kafkasya anılarından tenzil-i rütbe. Eh işteydi. 3. Hikaye Toprak Ağa'nın sabahı aslında 2.hikayedeki prens başrolde. Ben çok beğendim. Bu arada Lev Tolstoy'un Türklere karşı sempatisi ve beğenisi var bunu kitaplarında görüyoruz.( Bu kitapta da bir iki yerde var hatta prens köyü terk ederken İstanbul'u ve güzel kizlarini düşünüyor.) Keyifli okumalar
Zwenig yavrum, bir kez daha tadı damağımda kaldı. 
Olağanüstü Bir Gece ne geceymis amma. Bildiğimiz sıradan 
Stefan Zweig işte. Yine kalemini ustaca kullandığı bir kitap olmuş.
Keyifli okumalar
Ahh Drinaa
tirende bir keman varmış, telinde hüzün
Şu an içimdeki duyguları buraya geçirebilir miyim bilmiyorum. Geçirmek istiyor muyum? Bilmiyorum. Babadan oğula, ordan toruna geçen bahtsızlık, keder, hüzün ne ararsan var. Bir adamın sevdasına, emeğine, terkedilmisliğine şahit oluyoruz. Bir çocuğun orda burda anasız düzgünce yetişip, müzisyen olmasına şahit oluyoruz. Ama kader ağlarını motif gibi acımadan örmüş. Kitabın içine girip bu kadar olmaz diyiveresiniz geliyor. 
Tirende Bir Keman bir kucak hüzün bıraktım buraya.
yok, acı çekme isteğim o kadar aşırıya gidemezdi..dedi
Canım Lev Tolstoy yine şaşırtmadın. Harika bir kitap okudum. Da bir gariplik var. Şeyh Şamil tarafından öldürülmek istendiği için Ruslara katılan Hacı Murat'ın hazin ve ibret dolu hikayesini anlatan bir roman. Şeyh Şamil'in canı ciğeri sağ kolu iken kan davası yüzüne Ruslara katılan bir Hacı Murat görüyoruz. Eee bunda ne var mı diyorsunuz? Lev Tolstoy Kırım savaşı'na katıldığı süreçte Hacı Murat'ın adını duyuyor. Kitabı 8 yıl da tamamlıyor. Kitap bittikten 8 yıl sonra da basılıyor. Garip olan ise yazılan tarihin tam aksi Hacı Murat Şeyh Şamil'e ihanet etmiyor, aksine onun hizmeti adı altında Ruslara katılıyor. Keyifli okumalar
Ya dostum Fyodor Dostoyevski naptın gene? Kitap dört hikayeden oluşuyor. Özellikle başkasının karısı ve karyolanin altında bir koca hikayesi trajikomik. Çok güldüm, eğlendim. Keyifli okumalar
