İnsan zihni için, üst üste yaşanan olayların duyguları ayağa kaldırmasının ardından gelerek, ruhu hem ümitten, hem de korkudan azade kılan eylemsizlik ve kesinliğin mutlak sükûnetinden daha acı verici şey yoktur.
Derler ki Sir Isaac Newton, kendini büyük ve keşfedilmemiş gerçekler okyanusunun kıyısında deniz kabuğu toplayan bir çocuk gibi hissettiğini söylermiş.
(Onların) kalplerinde (bir inkâr) hastalığı mı var? Yoksa şüphe mi ettiler? Yoksa Allah’ın ve Resûlü’nün kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır! Asıl onlar, kendileri zalimdirler.
Fakat gerçek şu ki, insanın gerçek gücü, büyüyüp bilgisi arttıkça izleyebileceği yol, iyice daralıyor. Ta ki, en sonunda sadece ve sadece mutlaka gerekenden başka yapacak şeyi kalmayıncaya kadar…