Bir sosyoloji bölümü okumaya başlama maceram var benim :) Daha o zamandan beridir (yaklaşık 10yıl öncesi) bölüme ön hazırlık olsun diye okuyayım dediğim kitaplardan biri Körlük. Kitaba daha önce de iki defa başlayıp sonunu getirememiştim, sonunda tamamen okumayı başardım. Bana göre kitap kolay okunmuyor. Bir defa konuşma çizgisi denen şey asla kullanılmamış, tüm konuşmalar cümleler iç içe ve sadece virgüllerle ayrılmış, paragraf başı bile çok az kitapta. Dolayısıyla konuşanı ayırt etmek biraz zordu. Hiçbir karakterin isminin kullanılmaması, her karakterden defalarca uzun uzun betimlemelerle bahsedilmesi(koyu renk camlı gözlük takan kız, gözyaşı yalamayı seven köpek, ilk körün karısı, tek gözüne siyah bant takan yaşlı adam vs.) bir yerden sonra sıktı.
Konusuna gelince tüm ülkenin yalnızca bir kadın (göz doktorunun karısı) hariç aynı anda körleşmesi ve bu körlük salgınıyla güya içinde yaşadığımız toplumsal düzenin nasıl anında yerle bir olduğunu çok güzel mesajlar vererek anlatıyor kitap. Kitapta gözleri gören kadına acımamak elde değil, bozulan düzeni, ahlaksızlığı, pisliği, ölümleri tüm çıplaklığıyla gören yalnızca o. Elinden geldiğince kendi 7kişilik grubunu örgütlemeye çalışıp onları hayatta tutmayı başarıyor. En sonunda nasıl gözler bir anda körleşmişse aynı şekilde bir anda da görmeye başlıyorlar neyse ki..