"Bu yeryüzü, yeryüzü olalı beri, yeryüzünde kendiliğinden her ne varsa, onları satan ülkem: tütün ve fındık ve palamut ve deri ve barsak ve pamuk ve salyangoz ve insan gücü ve delikanlılarının ve genç kızlarının alınterini ve göznurunu ve gözyaşını ve kanını ve iliğini... İsa'dan önceki yirminci yüzyılı satıp, İsa'dan sonraki yirminci yüzyılı
“Yol hiç bitmez, uzar gider
Başladığı kapıdan
Az gittik uz gittik ama
Gücüm yettikçe yola devam
Bacaklarım yorulsa da
Yürürüm varana dek anayola
Yollarla işler birleşse orada
Bilmem yolculuk sonra ne yana”
Günlük gazetelerde yıllarca köşe yazarlığı yaptım. Köşe yazılarımın iki başlığı olmuştur: “Az Gittik Uz Gittik" ve "Eller Aya Biz Yaya"... Aradan yıllar geçti, işte geldik işte gidiyoruz, ama Türkiye hâlâ aynı yerde: Az gittik uz gittik ve eller aya biz yaya... Dünya nerde, biz nerde?
Yol hiç bitmez, uzar, gider
Başladığı kapıdan
Az gittik uz gittik ama
Gücüm yettikçe yola devam
Bacaklarım yorulsa da
Yürürüm varana dek anayola
Yollarla işler birleşir orada
Bilmem yolculuk sonra ne yana
Bir düne bak,
Bir bugüne...
Hey gidi günler hey!
Az gittik uz gittik
Bir de döndük baktık ki
Dostlar
Olduğumuz yerdeydik.
Dün festi,
Bugün şapka
Dün peçeydi ve yaşmak.
Bugün fora göğüsler
Bugün fora kol bacak.
O "bugün" de dün oldu,
Dün festi,
Bugün sarık,
Dün peçeydi ve yaşmak.
Bugün türban ve çarşaf.
Yol hiç bitmez, uzar gider
Başladığı kapıdan
Az gittik uz gittik ama
Gücüm yettikçe yola devam
Bacaklarım yorulsa da
Yürürüm varana dek anayola
Yollarla işler birleşir orada
Bilmem yolculuk sonra ne yana