İmam-ı Azam'a sordular:
"Bunca ilmi nasıl elde ettin ve nasıl bu kadar takdir gördün?
Yüzüğünü uzattı ve "burada yazanları uygulayarak." dedi.
Yüzüğünde şu yazıyordu:
-Kuli’l-Hayr ve illâ fe’skut-
Ya hayır söyle veya söylemeyeceksen sus!”
Fâtiha Sûresi / 7.Ayet
7. Kendilerine (lütfundan) nimet verdiğin kimselerin yoluna (ilet);7 (emirlerine âsi olmuş ve) gazaba uğramışların ve sapıtanların değil (Yâ Rabbi).* (Âmin...)**
* Yahudiler, hıristiyanlar ve diğerleri gibi.8 Yahudiler dinlerini merasimleştirdiler, peygamberlerini küçük düşürdüler, devre dışı bıraktılar, hakaret ettiler, hatta bazısını öldürdüler. Hıristiyanlar ise peygamberlerini ilâhlaştırdılar. “Din vicdan işidir.“ diye onu vicdanlara hapsettiler ve dini dünyevîleştirdiler. Halbuki inancın/dinin, kişinin iç dünyasına ait birşey olduğunu söyleyip onu vicdanla sınırlı bir alan içine hapsetmek ve kişiyi, dinî yaşamından engellemek yanlış ve geçersizdir. Çünkü vicdanda olan herşey her yerde var demektir. Bu yönden bunu hegemonik/baskıcı usul ve üslupla bastırmak insan onurunu zedeleyen bir tavır olmuştur.
** Âmin, “Öyle olsun, kabul eyle” anlamındadır ve “âmin” demek sünnettir. Sesli namazlarda Hanefîler’de imam ve cemaat sessiz; Mâlikîler’de yalnız cemaat sesli; Şâfiî ve Hanbelîler’de imam ve cemaatin sesli okumaları menduptur. Besmele, İmam Şâfiî’ye göre sûreye dâhil sayıldığından sesli namazlarda açıktan okunur. İmâm-ı Âzam ve Mâlik’e göre yedinci âyet “gayri’l-magdûbi...”dir.
Ey Kalpleri hâlden hâle çeviren Allah'ım kalbimizi dinin üzere sabit eyle!
Üstadın okuduğum sekiz kitabı arasında üslûbu ve ihtivasıyla diğerlerinden sıyrılıp kendine çeken bir eser. Okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen incelemede en sonuncu oldu :( Kitap bittikten sonra arkadaşımı aradım geri almak şartıyla vereyim şu kitabı oku diye. Bitirdikten hemen sonrada kendimle kitabın meselesini ve daha önce yunus Emre hakkında