• Ben: “Ferman efendimizindir, lakin bu 400.000 kişiye, evet, ecir ve camegî ödenmektedir. İşte bundan ötürü efendimiz Horâsân’a; Kaşgar, Balasagun, Harezm, Nimrûz, Irak, Irakeyn, Pars, Kirmân’a; Mazenderan, Taberistan, Azerbaycan, Errân, Ermenistan’a, Rûm diyarından Antakya ve Beytulmukaddes’e kadar tüm Maveraünnehr’e hâkimdir. Bendeniz esasında bu 400.000 süvariyi 800.000 süvariye çıkarmayı teklif edecektim. Askerin artması neticesinde baştan başa Hindistan, Çin ü Maçin, Türkistan ve Habeş ve Berber, Mağrip, Şam ve Şamat kapılarından Kayrevan ve Maşrık’a kadar, oradan da tüm Mağrib efendimizin hâkimiyeti altına girer. Askeri çok şahın, vilayeti çok; askeri az şahın, vilayeti de az olur. Ordudan kısmak topraktan kısmak demektir. Ve dahi haşmeaplarının yüksek bilgilerine arz ederim ki 400.000 kişiden 100.000 kişi çıkarılması, 300.000 kişinin isminin divandan silinmesi manasına gelir. Nereden baksanız bu 300.000 kişi 100.000 kişiden fazladır. 300.000 kişi kendi aralarından birini seçerek hükümdar ilan etmeleri durumunda 100.000 kişiyle pekâlâ mücadele edebilir. Sonra nice yılların birikimiyle dolan hazine bu işle mücadele etmek için harcanır. Böylesi bir durumda tekrar istikrarı sağlamak güç olur. Halk ve ordu memleket ve hükümdarlığın temelidir. Ordu, hükümdarın hazinesi olduğu vakit cümle âlemin hazineleri padişahın olur. Ama elde ordu olmayınca dünyanın tüm hazineleri padişahın olsa kâr etmez. Hazine orduya tabidir. ‘Orduyu bırak sen hazineyi mamur kıl.’ diyen kimse saltanatın hasmıdır ve hükümdarlığın yıkımını isteyen kimsedir. Böylesi birine kulak verilmemesi gerekir.